Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kasım Biterken Parçalanmış

 Zorunluluklar günlükleri geride kalsa artık ve yeniden yürümeyi hatırlasam diyorum, gülmeyi, hatırlasam ya yeniden gökyüzünde yıldızların asılı kaldığı bir gecede başımı kaldırıp yukarı, dakikalarca izlemeyi... Geri kalan çok defolu parçalarımdan tutup, bir elimde minik bir valizle geçmişi parçalamayı diliyorum Alaaddin'in sihirli cini! Üç dilek hakkımda da bunu diliyorum yoksa geriye kalmayacak defolu da olsa bir parçam dahi... Öyle bir ev ki ruhum, kapıları çoktan kapatılıp sürgüleri çekildi. Balkondan aşağı baktığımda, bekliyor sürekli karşılıklı merhamet dilencileri, vicdanları kör ve elleri de dikenli! Kalan merhametimi hiç vermem daha iyi! Özlediğim yerler var ve de hiç gitmediklerim. Hayatıma iz bırakan insanlar var ve hiç hesaba katmadıklarım. Ağır ve hafif diye sınıflandırdığım sözcüklerim var ve farklı dillerde duygumu belli edişlerim. Ana dili efkar olan bir dostum ve nelerden hoşlandığını bile bilmediğim kardeşlerim... Ama beni ben yapan parçalarım yok artık ve üsteli...

Ufak bir tavsiye...

 Sadece bir his değildir sevgi, bilgi de gerektirir Tomris'in de dediği gibi... Balıklara sadece sevgiden fazlaca yem verip öldürmek de, çiçeklere fazladan su verip çürütmek de, değmeyeni fazla sevgiyle şımartmak da sevginin bilgisizliğinden işte. Yine bilgisizlikten papatyalar didiklenir, kendi tarzında sevgi savurganlığı ile büyük bir israf edilir ve işin sonunda 'neden sevilmedim', diye isyan edilir. Bilgisizlikten iletişimsizlik de doğar, hayal kırıklığı da... Büyük bir hikâyeye konu olacak kadar aptal bir aşık olmak gerekmiyor huzurla nefes almak için. Önce öğrenin, sonra sevin... Sevginin Beş Dili ve Sevme Sanatı kitaplarını okuyarak işe başlayabilirsiniz. Tabi hamurunuzda yoksa sevgi, kimseye hayatı zehir etmeyin.  Selin'S 
 Güçlü görünmek zorunda değildim. Hiç kimse o kadar güçlü görünmek ve bu kadar yalnız hissetmek zorunda değildir. Ve tüm o mecburiyet hallerindeki güçlülük, hep güçlükten gelir. Nefeslerin kesilirken mesela, sigarayı büyük bir güçle çeker ve tüm gücünle üflersin... Güçlük çekti bizim kız. Güçlü, ne güzel... Çıldırtan yorumlar kadar boktan şu hayatta, aranızda yaşamak ne hoş! Oysa sadece bakışlarınız bile insanı delirtir. Sizi tanıdığıma memnun olmadım çünkü sizinle uğraşmaya, güçsüzüm. Yorumlarınızı sindirmeye de. Yaralarımı dindirmeye bile. Hiçbir şeye gücüm yetmiyor benim. 

Bir turuncu Umay...

 Ben kendi adıma bir "Umay" ekledim, Sen belki tanımış olsan beni, o içindeki sese "Selin" derdin. Hâlâ yazıp yazmadığını soran o... Birkaç şehirde sadece seninle adımları aynı toprağın üstüne denk gelirse diye basmış, aynı toprağı hissedince tamamlanmış ve genel hatlarıyla şu hadsiz hayatın içinde yarım kalmış bir iç sesin var, bil istedim. Hâlâ güneş var. Hâlâ, Kasım'da... Hiç kimse çağırmadı mı seni içinin sıcaklığına? Tek bir sözün bile ilham ve söz veriyorum -ben bir Bukowski değilim- ben ilham perileriyle oynayamam.  Bir ilkbahar çağrışımlı klasik müzik eşliğinde, yüzüme vuran güneş sanıyorum ki yürüme mesafesinde, bir görünüp bir kaybolurken ve içtiğim sigaranın kazara işaret parmağıma düşen külü yüzünden deli gibi canım yanıyorken, aklımdaki tek şey bir kelimen: "Çağırmadılar ki..." Çağırmadılar ama biz bile bile durmuş olabilir miyiz istenmediğimiz yerlerde? Çağırmadılar evet, ama koşa koşa gitmiş miyizdir imkansızdaki bilinmezliğe? Çağrıldığı...
 Ve görüyorum ki aynısın... Bazen üç ay insandan bir huy götürüyor ve demek ki aynısın ve demektir ki bu: birlikte çıkacağımız uzun yolculuklarda müzik listemiz aynı. Ve demektir ki bu, Bukowski aynı sinirli Umay yine serzenişte sen aynı yerde. Ve demektir ki bu kader diye bir kavram olduğu gibi, kadersizlik diye bir şey de vardır işte...  Ve görüyorum ki aynısın, ve biliyorum ki dünya üstünde var olan en güzel aynasın. Selin'S 

Bir kez bir normal insan

 Bu da normal değil uyut beni sevdiğim, unut beni. Çok güzel bir sözle karşılaştım bugün. Uğraşarak düzeltemediğini terk edip huzur bulmakla ilgili... Belki uğraşılan bendim belki uğraşan ama düzelmeyen bazı şeyler vardı belli. Mide kanaması geçiren tümcelere tutunarak ne kadar gidebilirdi ki? Çok yalnız hissediyorum ve kaybettim herkesimi. Kokular vardır hafızadan silinmeyen yaz gecelerinin kokuları ve sonbahar gecelerinin kokuları cezbetti nefesimi, ilk gençliğime gittim ilk baharlarıma, ilk hatalarıma kadar taa... İnsan tercihlerinin sonuçlarını yaşar ya; Ben beğenmedim sonuçları ve tercihlerimi. Ne olsundu? Bir kaplumbağa yaşasın mi benim kaderimi?... Selin'S 

Biliyorum bir Kasım...

 Biliyorum Kasım ama... Rüyamda çiçekler açıyordu yüzünden kan damlayan sağlıklı ağaçlardan. Hâlâ bir umut vardı, uyanana kadar umut doluyorum ve uyandıktan sonra umut diliyorum. Sonra "unut" diyorum kendime, bildiğim bütün dillerde. -Unut ki yeniden umut dolsun için... Biliyorum, henüz Kasım ama... Biraz daha erken gelemez misin?  Çünkü sayın mutluluk hanım, benim bazı şeyleri artık almıyor içim. Çıldırasıya çıldırıyorum ve sonra çıldırdım diye bütün gece kan kusup kızılcık şerbeti içiyor, kendine küsüp mahalle baskısıyla barışıyor selin. Zaten bir selin dediğin nedir ki, dünyadan bihaber, yaşamın kıyılarında, bağırsa da bayrak tutanı en sessizin. Biliyorum henüz Kasım ama, Kalmasam olmaz mı artık buralarda? Üzgünüm, bitti tüm gülüşlerim. Selin'S 

Dinmeyen ve Dönmeyen

 Aslında kimse geri dönmez... Son yolculuğuna uğurlarız, son kez sarılırız ya da son bir imza atılır. Belki hiç konuşmadan uğurlarız neden gittiğini bile bilmez. Ama asla kimse geri dönmez.  Su kaplumbağaları dönmez. Kediler de. Aynı bulut aynı şekilde oluşmaz gökyüzünde. İçinde ölenler de... Aynı su bile artık akmaz... Her daim değişim, dönüşüm, yenilenme devam eder, biz aynısı sanırız, fakat bu sadece sanı... İnsanoğlu da ilk günden bugüne devir daim etmemiş midir? Giden geri dönebilmiş midir? Hayır!  Gidenlerin örnekleri elbette çoğaltılabilir ama ben farklı bir noktaya değinmek istiyorum... Aşka... Aşk ise sanıldığı gibi bitmez... Bizler sadece bittiğini ve geri gelmeyeceğini sanırız...  Ama aslında aşk tam kalbimizin ortasında, beynimizin ise tüm hücrelerindedir... Sadece inkar ederiz... Nafile inkâr insanı uzun süre yorar ve nihayetinde yalnız kaldığımızda, zor anlar yaşadığımızda karşımıza AŞK dimdik dikilir ve adeta haykırırcasına ben "GİTMEDİM" Der.. İnkâr e...