Ana içeriğe atla

Dinmeyen ve Dönmeyen

 Aslında kimse geri dönmez...

Son yolculuğuna uğurlarız, son kez sarılırız ya da son bir imza atılır. Belki hiç konuşmadan uğurlarız neden gittiğini bile bilmez. Ama asla kimse geri dönmez.  Su kaplumbağaları dönmez. Kediler de. Aynı bulut aynı şekilde oluşmaz gökyüzünde. İçinde ölenler de...


Aynı su bile artık akmaz... Her daim değişim, dönüşüm, yenilenme devam eder, biz aynısı sanırız, fakat bu sadece sanı... İnsanoğlu da ilk günden bugüne devir daim etmemiş midir? Giden geri dönebilmiş midir? Hayır! 


Gidenlerin örnekleri elbette çoğaltılabilir ama ben farklı bir noktaya değinmek istiyorum... Aşka... Aşk ise sanıldığı gibi bitmez... Bizler sadece bittiğini ve geri gelmeyeceğini sanırız...  Ama aslında aşk tam kalbimizin ortasında, beynimizin ise tüm hücrelerindedir... Sadece inkar ederiz... Nafile inkâr insanı uzun süre yorar ve nihayetinde yalnız kaldığımızda, zor anlar yaşadığımızda karşımıza AŞK dimdik dikilir ve adeta haykırırcasına ben "GİTMEDİM" Der..


İnkâr etmeye değmez... Kır içindeki tüm prangaları ve Bağır! Aşk sen bendesin ve ben sendeyim... Seni sensiz yaşamak zorunda kaldığım için, seni inkâr ettiğim için Özür Dilerim... Kendimden de özür dilerim... 


Aşk böylece nesilden nesile aktarılan ve hiç kaybolmayan bir duygudur. Aşk utanma, içine kapanıklık ve korkaklık asla kaldırmaz... Şimdi tüm gücümle bende haykırıyorum: "Aşığım ve hep aşık kalacağım..."


Ama biliyor musunuz? Gitmez sandığınız o Aşk... Aşk da doğar büyür ve ölür. Ve dönemez ait olduğu kalbe. Çünkü her aşkın içinde bir büyük gurur vardır.


Mesela geri gelsin isterdim. Geri geleyim kendime veya yakınlarına ruhumun.

Bir kadın tanıyorum.

Hayatında tüm şansları elinin tersiyle itmiş,

Her dolunayda bir parçasını kaybetmiş, 

Sabah rutini intihar tasarıları olup da

Tam eylemsizlik planına içten riayet etmiş

İçimizden biri gibi

Ama içimizden olmayan bir kadın.

Yalanlar söylemiş...

Asla inanmamalıymış ya insan,

Kendini sevmeyen kadınların 'seni seviyorum' deyişine...

Ölene gülmüş, bir gülüşe ölmüş bir kadın tanıdım.

Asla dönmedi.

Zaten bir şekilde giden kimse geri dönmezdi.

Aşığım ve hep âşık kalacağım.

Gereken tüm özürler dilendi...

Selin'S 

Hasan Çelikgöz 

Yorumlar

  1. Aslında kimse geri dönmez... Son yolculuğuna uğurlarız...
    İlk cümlesinde derin anlamlar bulduğum bir şiir...o en acı ayrılık öncesi insanı acıtan aslında bir daha dönmeyecek olmasıdır... 'Özlesem sesi yok arasam sureti' ... Elinize yüreğinize sağlık...
    Hasan çelikgöz 👍🏻👏🏻

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...