Seni hissettiriyor attığım her adım, çünkü her adımda benimlesin biliyorum... Ve sırf seni yakınımda hissetmek için hevesle yürüyorum seninle yürüyemediğim yolları, ve ben sırf sana benziyor diye yolları da seviyorum. "Gidelim buradan, pusulam rüzgâr", diyen bir kadını dinliyorum. Sonuca ulaşmayan muhteşem girişimleri olan bir kadınla da seni dertleşiyorum. Burada ismin geçmiyor ama bu esamen okunmuyor demek değildir; bir sigara dumanının cama bıraktığı iz gibi geçiyor adın. Işıkları yandıkça içimin, orda sen varsın ve bunu bilmek yetiyor bana. Ve belki senin görevin bana aşkı yaşatmaktı. Ve belki senin yerin, yazılarımın satırlarıydı. "Ve belki başka bir yerde senle ben çok mutluyuzdur",diyen o sesi kulaklarımdan hiçbir şey uzaklaştıramadı. Bazı şeyler avaz avaz haykırışları hak ediyor. Ben içimin iki dağının arasından haykırıp, sesimin bana geri gelişini dinliyorum. Umut! Diyorum. Umut. Mut. Ut, ut, ut... Bir şeylerde mesaj aramak da yoruyor insanı. Ut mu dinl...