Ana içeriğe atla

Varsan diye

 Seni hissettiriyor attığım her adım, çünkü her adımda benimlesin biliyorum... Ve sırf seni yakınımda hissetmek için hevesle yürüyorum seninle yürüyemediğim yolları, ve ben sırf sana benziyor diye yolları da seviyorum. "Gidelim buradan, pusulam rüzgâr", diyen bir kadını dinliyorum. Sonuca ulaşmayan muhteşem girişimleri olan bir kadınla da seni dertleşiyorum. Burada ismin geçmiyor ama bu esamen okunmuyor demek değildir; bir sigara dumanının cama bıraktığı iz gibi geçiyor adın. Işıkları yandıkça içimin, orda sen varsın ve bunu bilmek yetiyor bana.  

Ve belki senin görevin bana aşkı yaşatmaktı.

Ve belki senin yerin, yazılarımın satırlarıydı.

"Ve belki başka bir yerde senle ben çok mutluyuzdur",diyen o sesi kulaklarımdan hiçbir şey uzaklaştıramadı. 

Bazı şeyler avaz avaz haykırışları hak ediyor. Ben içimin iki dağının arasından haykırıp, sesimin bana geri gelişini dinliyorum. Umut! Diyorum. Umut. Mut. Ut, ut, ut... Bir şeylerde mesaj aramak da yoruyor insanı. Ut mu dinlemeliyim diye düşünüyorum. Zaman! diye bağırınca Aman!..man...an, an, an diyor dağlar. Anlar önemli demek ki. Peki seninle benim zamansızlığımız, amansızlığımız veya ansızlığımıza ne demeli?

Birşey çok acıyor.

Acıyorsa yaşıyordur.

Acıyan yerlerde ellerini hissediyorum.

Hissediyorsam yaşıyorum demektir.

Bir başka seçimlerin bedellerini ödediğimiz şu dünya üzerinde, tek mevcut gerçeğim şu: ben iyi biri olamadım. Ve içimin saflığını da yitirmedim, ve bunca tezat içinde bir yaşam,

Yaşam değil, deliliktir.

Umay Selin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...