Ana içeriğe atla

Hiç Olgunlaşmayan Meyve

 Kendimi ezdirdim bildiğim bir sonun korkusuna,

Şahit oldum, burun direğinin sızlamasına...

Uzaktan bakardım bir dönüm noktasına

Belki de hasret kalacaktım bir somun ekmek kokusuna.

Her gecenin sabahına yaklaştığı vakit sırf dolunayda

İki karış penceremden nefes alamadan, boğazımda bir düğümle selam verirdim ona.


Yanlış anlaşıldım, ya da hiç anlaşılmadım.

Artık umursamaz, tavırlarım

Kentlerin büyük binaları arasında sıkılmış ruhum

Bir gün anlatmak istesem, nerden başlayacağımdan korkarım.

Cümlelerin yarım kalmasından, uzaklara dalıp unutmaktan, kanmaktan ve kanamaktan...

Şu hayatta belki de bıktıran bir nakaratım.

Artık bir şey kalmadı anlatacağım...


Biliyorum ve biliyorsun ki yaralanacak herkes,

Yalnız boşluk kalacak kapanan yerlerde

Bir cam olacak çam sanılan her çandan ses.

Yaşamamak ödül, yaşamak uzayıp giden bir hasret 

Bir gün bir şiir kadar zaman isteyeceğim,

Bir virgülden öte gidemeyecek o son nefes...

Bir gün yaralanacak herkes.


Mesela uzunluğu ideal bir şey,

Bir korku uzunluğu,

Bir dinginlik uzunluğu

Yeterince uzun mu yaşamak için?

Mesela şu anda buradayım,

Şu an bir şiir,

Şu an bir gece,

Yeterince huzurlu mu uyumak için?

"Ah, senin yüzünden kana batacak Mona Roza, siyah güller ak güller..."

Yeterince anlamlı mı sevmeyen için?


Yeraltından yorumlar yapıyorum.

Hayata dair, aitliğe binaen, birdenbire ortaya çıkan...

Denizin ortasında duruyorum.

Ufuk çizgisi karşımda duruyor.

Ben zaten hep uyuyorum 

Ve zaman hep uyuyor.

"Sen de uyu da turnalar girsin rüyana...

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona."

Yorumlar

  1. Harika ..cok duygu yüklü bir paylaşım olmuş. Emeğine sağlık ��

    YanıtlaSil
  2. Harika ..cok duygu yüklü bir paylaşım olmuş. Emeğine sağlık 😊

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...