Selin: Ben,
Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben,
Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum.
Hislerim hala yaşıyormuş.
Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum.
Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum.
Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki?
Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri?
Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri.
Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli.
Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu.
Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra.
Görüyorum...
Selin: Göremiyorum.
Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri...
Ne hislerimi ne bir gün sonrasını…
Boğuluyorum.
Umut: Bak, şimdi karanlık ama yine
doğacak güneş.
Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum.
Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum.
Kalk hadi.
Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına dayanamadı.
Dağlardan büyük sevmişim, acı veren hisler doldu buralara.
Ama yine de aşk için bir umut var hala...
Umut: Buharlaşıyorsa okyanus, bulut vardır, yağmur vardır.
Yağmurlarla yıkan, bulutlarla...
Dağlardan büyük gökyüzü vardır.
Sevgiden büyük sevgi, hüzünden büyük mutluluk vardır.
Kalk hadi..
Selin: Okyanusta yaşayan canlıların son nefeslerine tanık oldum.
İçim karanlık. Dağlar ise hayattan kısa...
Yine de kalkmak için umut var hala…
Umut: Düşün, yok olmuş insanoğlu-kızı dünyadan.
Kalmamış tek bir canlı bile üzerinde yerin.
Dönmeyi bırakır mı dünya?
Düşün. Gitmiş ne kadar sevdiğin varsa.
Yalnızsın… Boş bir bardaksin dört sandalye dayalı bir masada.
Yaşamayı bırakmalı mısın?
Yaşamalısın!
Selin: Düşünüyorum oysa an be an,
Varlık üzerine ve sallanan bir tabure üzerinde...
Sallanmaktan vazgeçmeyen bir ahşap kökenli İstanbullu tabure gibiydi
içimde,
Kanamaktan geri durmayan yaram...
Düşünüyorum gün be gün...
Ah be... Ne gün! Gecesi ayrı güzel, sabahı ayrı hüzün, akşamı soğuk
sıcaklık...
Bir tabure üzerinde üşüyorum, sahi aşkı mı yazacaktık?...
Yazmalısın!
Umut: Yaşamak güzel. Yazmaksa bir acının sonucu, bilirsin.
Bilirim bildiğini. Üstelik bir kez geliyoruz şu koca dünyaya,
7 milyar insan da soluyor bizimle aynı havayı, ayn anda...
Selin: Ah, insan olmayı başaramayan insan olan insanlar...
Bir tohum gibi dikilmişler demek ki sonsuzluğa.
Benim sonum var, senin başlangıcın aşk.
Bir kez ölsek bin yeni hissi bırakırız ardımızda...
Umut: Yeni doğmuş taylar soluyor, kundakta bebekler...
Çiçekler de soluyor hatta her iki anlamda üstelik.
Ve biz de soluyoruz ne zaman kapatılsa köklerimiz bir toprağa.
Hatırla. Çocukken güzeldi yaşamak. Güzel olmalı bundan sonra da...
Selin: Çocukken ipe çekilen şey sadece adam asmaca oyunları,
Çocukken yakılan tek şey, değersiz oyun kâğıtları
Ve çocukken yapılan tek yarış galibi olmayandı...
Büyüdük mesela, büyüdük sabahlara
Eskittik ipleri, oyunları, yarışları...
Yerini savaşlar, acı dolu aşklar ve sızılar aldı.
Umut: Ve şimdi büyüdük, oysa ki elimizde değişmemek...
Boşver ne derler, o dediklerini neden derler.
Gülümse bir elma şekerine gülümser gibi!
Selin: Elma kokusunda onu duyup,
Elmanın beni sevmeyeceğini bile bile gülümseyince,
Kandırıyorum hayatı bir çocuk gibi.
Umut: Sen elmayı seviyorsun, elma imgelerin en eskisi
Elma öyle kalmayacak, çürüyecek.
Yesen de sindirip unutacaksın bir yudumsu misali...
Kalan hep sen olacaksın, değmez gözünün yaşına…
Gülümse hadi!
Selin: Elma kokusu,
Çürük elma dokusu.
Bir şeyin özüne inip seversen eğer...
Ölse de bitmeyecektir tutkusu
Umut: Ateş söner, yangının izi kalır…
Unutma ki kuş ölür ama gökyüzü yerinde kalır...
Selin: Uçuş izleri silinir mi, umudun yerinde bıraktığı gözyaşlarının
aksine?
Kuşlar neden bu kadar sık anılır edebiyatın soluk dizelerinde?
Ateş sönmedikçe aşk vardır. Aşk, ateşiyle yakandır.
Umut: Anla artık, dursan da, düşsen de yaşıyor insanlar.
Ve yaşamalısın sen de, dön kendi etrafında gerekirse.
Ve bul yolunu, yordamını mutluluğun. Adını sil kederlerin de…
Değerli değil kimse, yüzüne düşen tebessümden...
Hadi gülümse…
Selin: Bunca şiir, Canseverler ve Turgutlar... ve Süreyalar ve İlhanlar...
Tebessüm ederek mi veda ettiler hayata?
Gözlerim bir çocuğun birdenbire yaşlı bir adam olması gibi dolar da,
Yaşlarım acemidir gelip geçerken bu yolda…
Umut: Mühim olan ardında bırakmak mıdır bir hayatı kâğıtlarda,
yoksa yaşamak mıdır doyasıya, bağıra çağıra?...
Selin: Yaşamak ne zaman başlayıp ne zaman başlar bilemem ama,
Hayata doymak için bir umut var hala...
Umut: İşte tutun o umuda
Ve kalk, çünkü gelmiyor giden bir daha..
Selin: Gitmeyecek olan bir şey yok ki şu hayatta, aşkın öz varlığından
başka
|
Korumayı biliyorsa...
Selin: Acılarımıza bir kadeh daha 'iyi ki' o zaman,
Bir kadeh daha, derbeder-çocuk ruhlarımıza…
Umut KÖKSAL (& Selin SİVARİ)
Görsel http://images.fineartamerica.com/images-medium/shattered-tammy-hough.jpg adresinden alınmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder