Tam "yazılabilecek ne varsa kağıda geçirdim, söyleyecek sözüm kalmadı; kırıldı kalemim, bitti kelimelerim" derken yine insanlığa seni anlatıyor hâlde buluyorum kendimi. Bitti denilen yerde yeniden başlıyor aslında her defasında. Her şey yeniden başlıyor bizim dışımızda. Aşkı ve yaşamı kıyaslıyorum ardından. "Çünkü, herkes öldürür sevdiğini" ... Herkes gibi ben de korkuyordum ölümden ve içimi kasvetle kaplıyordu her mezarlık, her mezar taşı, bitmişliğe dair ne varsa hayatta... Ama sonradan şunu fark ettim: bir insan cesur olabildiği kadar vardır. Kaybetme korkusu, kaybettirir; yok olma korkusuyla yok olup gittiğimiz gibi... Aşk insanı önce var eden, sonra hem içine korku salıp, aynı anda cesur kılandır.Bir de; aşk ve hayatın bitişi insan için, yüz yıllardır ilham kaynağıdır. Aşk, en çok yakışan histir insana. Ve bir de; gece kulüpleri, alışveriş merkezleri, oteller, çarşılar, pazarlar, hanlar, hamamlar değil, insanın en çok yakıştığı yer mezarlıklardır... ...