Ana içeriğe atla

SON SIRADA MUTLULUK

Bir grup çocuğun oyunundan doğan bir yazı bu... Balkonda oturup ılımaya başlayan havanın tadını çıkarıyordum ve güneş dolduruyordum ruhuma. Bir kaç çocuk sokakta oyun oynuyordu.
-Ben birinci olcam!
-İki!
-Üçüm!
-Ben de dördüncüyüm! Dört! Dördüncüyüm!
Bu en son gelen neşeli kız çocuğu sesiyle gayri ihtiyari başımı çevirip sesin geldiği yere döndüm. O an benim için çok özel bir andı, çok etkileyiciydi. Neden mi? Çünkü, sadece dört çocuk vardı. İşin ilginç yanı, dördüncü olmak isteyen çocuğun hevesi ve mutlu tavırlarıydı... Sonuncu olmaktan duyulan mutluluk, mutlu olmak için sebepler aramamak, sadece çocuklara ait bir haz mıydı?
"Çocuk " denilen yaşlarda sonuncu olmak insanı bu kadar mutlu edebiliyordu, büyüdükçe hırslarımız, beklentilerimiz, memnuniyetsizliğimiz ve saçlarımızda aklar artıyor, hayat mevsimimizden güneş çiçeklerimiz eksiliyordu. Hevesle en son sırayı seçip, oyunun içinde olabilmeyi mutluluk kabul ediyorduk çocuk denilen yaşlarda, ama o yaş arttıkça insan değil oyunun içinde bulunmaktan, oyunu kazanmaktan bile haz alamıyordu.
Düşündüm kendi kendime:
"Hangi yaşta insan daha çocuk"tu?
Erteledik hayatı,
Kaçırdık mutluluğu...
Göremedik hayat trenini
Sürekli önümüzden geçen o parlak mutluluk vagonunu...
Gülmek için bekledik hep sonraları
Çıkaramadık yaşamın tadını...
Vakit bulamadık ne gülmeye, ne de sevmeye
Büyüttük içimizdeki ufacık yaraları...

Mutluluk vagonlarının, hayat treninize eklenmesi dileğiyle...
Keziban SİVARİ
Gurur kaynağım,annem...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...