Tam "yazılabilecek ne varsa kağıda geçirdim, söyleyecek sözüm kalmadı; kırıldı kalemim, bitti kelimelerim" derken yine insanlığa seni anlatıyor hâlde buluyorum kendimi. Bitti denilen yerde yeniden başlıyor aslında her defasında. Her şey yeniden başlıyor bizim dışımızda. Aşkı ve yaşamı kıyaslıyorum ardından. "Çünkü, herkes öldürür sevdiğini"... Herkes gibi ben de korkuyordum ölümden ve içimi kasvetle kaplıyordu her mezarlık, her mezar taşı, bitmişliğe dair ne varsa hayatta... Ama sonradan şunu fark ettim: bir insan cesur olabildiği kadar vardır. Kaybetme korkusu, kaybettirir; yok olma korkusuyla yok olup gittiğimiz gibi... Aşk insanı önce var eden, sonra hem içine korku salıp, aynı anda cesur kılandır.Bir de; aşk ve hayatın bitişi insan için, yüz yıllardır ilham kaynağıdır. Aşk, en çok yakışan histir insana. Ve bir de; gece kulüpleri, alışveriş merkezleri, oteller, çarşılar, pazarlar, hanlar, hamamlar değil, insanın en çok yakıştığı yer mezarlıklardır...
"Çünkü, herkes öldürür sevdiğini..."
Yazı, burada bitmedi ama bitecek elbet, sonu belli. Sana hiç bahsetmedim ama nefesini dinleme ritüellerim vardı sevgili, onlar benim için huzur ayinleriydi. Evet, uyandığım andan uyuyacağım ana kadar resim çizdiğim bir dönem geçirdiğim doğru. Ya da sadece okuduğum... Veya aynı noktaya baktığım, gün boyu. Gelmedi bu yazının sonu... Çünkü eğer bitse, bir başlığı olurdu. Her şey bittikten sonra adlandırılmıyor muydu zaten? Derler ya 'kör öldü badem gözlü oldu', biz bittik, aşkın ismi konuldu. Aşk, kaynaksız nehirlerimizdi. Sonra, kuraklık oldu; 'gözyaşlarım bitsin' diye ağlarken, arttığını görmek ayrı, zaman geçtikçe düzelmeyi beklerken iyice dağılmak ayrı dokundu...
Kalbi aşkla dolunca insanın, sınırlara geliyor bilmediği... Mayınların yerini bile bilmeden attığı her adımda, daha da yaralanıyor o içi aşkla dolu kalbi; ve her kanayan yerinden akıtıveriyor hisleri. Hani, köz olmak için iyice yanmak gerekir ya güçlü bir alevle; kalp de yara aldıkça değişir şekli. En son yarada bir bakıyorsunuz ki, kalp, aşkın kendisi oluvermiş; aşk gururun kölesi... O en son darbeden sonra aşkı tanımaktan vazgeçmiş kalp, onunla bütünleşmeyi seçmiş. Derdin kendisi olduğu andan sonra, kalmamış hiçbir derdi...
"Geçmişim sen oldun, seninle bitsin" derken bu değildi kastettiğim. Ben, seninle devam etsin istemiştim. İlk ya da son olup olmaman önemli değil, rakamlarla işim olmaz bilirsin. Sana laf olsun diye değil, dolu dolu "bir tanem" derdim, bunu söylerken tek olduğunu içimde hissederdim. Sevdik be... Ben de çok sevdim, huyum kurusun işte, belli edemedim... Bir insan her yere siner mi buram buram? Tüm şehre, tüm şarkılara, güzel ve kötü bütün anılara... Ne kadar çok anı sığdırılabilir bir ilişkiye, neler neler yaşanır ve biter; ne kadar seçilebilir bir insan ve ne zaman sonu gelir? Neden sonlar erken gelir? Neden sonlar gelir? Seninle ilgili olan ne varsa hâlâ seviyorum. Özlüyorum ben, bil istedim.
Hadi, yeniden sev beni.
Hadi, bu gece de özlemlere, anılara ve "sonum, sonsuzum" denilen sonlara, hüsranlara içelim...
Selin'S
Yorumlar
Yorum Gönder