Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MAŞUK GİRDAP

Mağdur edilmiş bir aşkın öfkesi geziniyordu damarlarımda: kıskançlık. Sanki kölesi habersizce kaçan bir sahip gibiydim ya da Tanrısı kendiyle dalga geçen bir rahip! Elimi kolumu bağladı kandırılmak, uzun zamandan beri düzenli ve kararlı olarak yaptığım tek şey, ani ağlama krizlerine koşulsuz şartsız teslim olmak. Oysa aşka tam bir teslimiyeti yeğlerdim ben, aldatılmak değildi tercihim. Ayrılığın tasvirini, ayrılığa dair tek bir kelime kullanmadan yapabilecek haldeyim. O kadar 'his kazası' geçirdim. Hala da tedbirli değilim aşka, bunun nasıl bir önlemi olabilir ki, tehlikeyi göremedikten sonra, işin en başında... Belki saatlerce sohbet ederek, yıllarca arkadaş kalarak, her gün ona daha çok bağlanarak kapılırsın ona, belki ilk gördüğünde yıldırım çarpmışa dönersin, o derin bakışlar karşısında titrer ellerin, çıkmaz sesin... Ne zaman nerde geleceği belli olmaz ama, durgun denizde canı sıkılmış tekneyi bulan bir girdaptır O. Dümeni ne yöne çevirirsen çevir, kaçamazsın. Aslı...

Tutarsız Üçleme

-I- Sen gülmeden yeni sabaha uyanamam... Aklımda 'sen' diye bir kavram... Nerden nasıl kalbime yerleştiğini bile anlamadan   Durup durup dakikalarla seni anmaktı belki Zamana yaptığım tek yanlış. Kalbimde 'sen' diye bir yük... Bulduğum gibi bırakasım geliyor bazen, Sevdiğim kadar sevilesim geliyor... Bunu sana anlatamam. Kalbimden çıkarıp atsam ismini, Ayrı dert... Kalbim sen kanar durmamacasına... Kalbim ağrır o zaman. Aklım sen haykırır susmamacasına... Ben sana duyuramam... -II- Ve bilirim; Sen öyle geldiğin gibi bir akşam serinliğinde gideceksin vakitsiz... O unutmadığın ilk aşklar var ya, Onlar girecek aramıza hayal silüetinde, bitecek hikayemiz. Boşuna duygular doğurmuş olacağız; Ortalıkta Başıboş Kimsesiz... Bir sürü sahipsiz duygumuz olacak, Ve bir bilinmezlikte yitip gidecekler, Senden benden habersiz.... -III- Senin bilmediğin müzikler dinliyorum şimdi Senin hiç duyumsamadığın bir koku eşliğinde... Yağıp yağıp saçlarına düşmeye...

Duyu Kanaviçesi

Koku bir başkadır...  Parfümümün kokusunu, tahta kalemin kokusunu, ikinci el kitapçılara has o kokuyu, aktarın önünden geçerken gözümün önünde beliren otantik koku dansını seviyorum... Somut değildir koku. Üzüntümün kokusu tarçındır,üzüntülerimi seviyorum. Neşemin kokusu lavantadır, neşemi seviyorum. Buram buram portakal çiçeği ve deniz notaları taşıyan Mersin'i seviyorum. Çocukluğumun kokusu Anka ra'dır... Biraz denizsiz yosun,biraz toprak,samimiyet ve anıların kokusu. Ankara'yı seviyorum. Tuzlu gözyaşı ve her mevsim bahar çiçeği kokar İzmir. Aşık olunası... Yükseklik çam kokusudur,insanların üstüne sinmiş alçaklığa inat... Yüksekliği seviyorum. Her adım attığım yeri, her aldığım nefesi ve 'beni ben yapan herşey'i seviyorum. Henüz ölemem, bekle hayat; seninle yarışmaya geliyorum...!

SÖZCÜKLER DÖKÜLDÜ KANATLARIMDAN

(Seci Harmanı)  İstemezdim ‘’Seni Seviyorum’’ sözünü dar vakitlere sığdırmayı, istemezdim…. Bize geniş zamanlar lazımdı; doya doya paylaşmak için hislerimizi, paylaşmak için sevdamızı. Ellerini tutabilecek kadar yakınken sana, inan istemezdim sus pus olmayı. Sabah olurdu her gün, kısa bir süre için güneş beklerdi gökyüzünde. Sonra sen açardın gözlerini, güneş sırtını dönüp terk ederdi dünyayı, pek kıskanırdı seni fikrimce… Sonra yeryüzü bırakırdı kendini, gözlerinde bulduğum o eşsiz, o senfonik büyülü geceye.     Beklemezdim, birden belirirdin karşımda, kesilirdi nefesim. Bazen beklerdim, gelmezdin;  o zamanlara karşı hep bir kin besledim. Çağın, yılın, insanların önemi yok!.. Ben seni hep birkaç yüzyıl geriden sevdim. O masum, utangaçlığın hala var olduğu, görünce kalbin hızlanmasıyla yüzlerin şahane bir kırmızıya boğulduğu yıllardan sana sevgi getirdim.  Gözlerine delice bakmak isteyip de ‘’içinde erir bakışlarım’’ diye sürekli kaçırdığım bakışlarım...

Bana Bir Şeyler Karala!

Benimki kısa olsun. Hem karalara bağlanmasın Her aşkın sonu hayat karartmaz. Bir de çay koy, Ağzına kadar doldur bardağı Gözleri kadar siyaha doysun. Ha? Tek şeker olsun.                -II- Zamana bırakılmış aşklar vardır ya hani Ne olacak zaman durursa diye hiç mi düşünmezler Kendilerinden bile kıskandıkları o kalbi Bir başkası fethederse diye hiç mi ürpermezler?.. Eksiliyoruz gün be gün. Artmak için başladığımız bu yolda Anıları silmek kolay da, Yaşanan acıyı hiç mi düşünmezler?                                  --SeLiN'S--

AKLEN YAYIN

Özlü sözler,özünü yitirmiş bugünlerde Esansları kaçmış yahut kıvamını kaybetmiş gibiler... Öz değil gözlerin Bakışların üvey, Geçmişinin üzerine mum tutuyorsun Özden gelen sözlerim Ruhuna değil geçmişine yansıyor Ben farkediyorum Sen susuyorsun... -Okarakeditrajedideğildir.- -Okaratrenkömürleçalışmıyor.- Parmaklarımı diyorum, Kesmek istiyorum. Yazmasınlar, sustuğum zamanlarda. Ellerimin beyni olmasa kaç yazar? Kollarım yeter sana uzanmaya... Kalemin özü sözü bir değil Özü ayrı deli. Sazının bir teli bin gözden yağar Bir Hicaz ki Zergüleli. Son sözü söyledi mi? Yine birşeyleri kaçırdım -Aklım, kimbilir yerinde mi?- /Seni yazamıyorum. Sana yazamıyorum. Seni anlatamadığım gibi.../ Takvimlerden kaçtayız diyor biri Tarihin son sayfasını da yırtmış. Benim zamanım kaçıktır dedim Uykumu kovalamaktan daha bana dönemedi. Ah bu kelam... Ah bu kez ters duruyor aynada yansımam Saat desen   Akrep batırmış zehirli iğnesini. Ah kelam bu kez Beni benden etti....

SORU(N) VAGONU

    Kendi kendine konuşmak deliliktir,denir hep... Ben buna katılmıyorum. Kendimle konuşmazsam, içsesimin sorularına kulak asmazsam başkasıyla konuşacak birşey bulamam ki ben. Sağolsun içsesim de hiç susmadı bu yaşıma kadar. Aklımda her gün binbir tane soru.     Düşüncelerimi görebiliyorum,düşüncelerim bir soru çarkı misali dönüp duruyor zihnimde. Bir tanesini durdurabilsem,çıkarsam aradan,sadece ona odaklansam içime sinmiyor diğerlerinin boynu bükük kalması,bu nedenle 'çok yönlü düşünme' aşığıyım ben. Biri çıksın cevap versin sorularıma ya da kulak versin sorularımın cevaplara çıkış noktasına. Mesela aşk artmak mı yoksa eksilmek midir? İki kişi olarak başlayan bir şey tek kişi olarak sonuçlanıyor.     'Mutlu son' denen huzurlu evlilik,insanların benliğini kaybedişi değil de nedir?.. Bu mutlu sonda bir taraf asimile oluyor; diğerinin kişiliğine uyak yapıyor kendi kişiliğini. Hatta çoğu zaman redif,silinip gidecek,göze çarpmayacak biçimde. Alışkan...

HAL BU Kİ;

Oysa yanlış anlaşılmalar üzerine kurulmuştu dünya, Depremlerin nedenini merak ettik hep, Temelimiz sağlam değildi... Oysa yanlış kararlar üzerine aşık olmuştu insan insana, Kavgaların sebebini merak ettik hep, Sevgimiz gerçek değildi... Oysa masumiyeti yok etmiştik,yıllara eklenen rakamlarla, Çağ neden kötü? dedik, Alışkanlıkları değiştirmememiz gerekirdi... Oysa bende sana söyleyemediğim çok keli me var, Olsa dilim, sözlük bulamam, Yanlış anlaşılmaları girdapta parçaladı benim dünyam Ve benim dünyamda sevdim seni Ağır yük gemilerimi bıraktığım bakışların, Ve huzuru bulduğum liman... Yanıyor teker teker ölümsüz sandığım gemilerim Sana bir iki mektup ve bir de resim gönderirim İçleri parçalayan sensizlik manzaramdan. SeLiN'S

'SEN'Lİ TANIMLARDA SENSİZLİK

(Yine... Bana da haram geceler.) Hayat benim puzzle parçalarımdır, Birleştirmeye çalışırken İnsanların ısınmak için sobaya attığı... Ondandır, Eksik parçalarım çoktur. Birçok anımın üzerinde de   is kokusu, saz yanığı... Sevmek benim saklambaç oyunlarımdır, 'Bir gizlenme telaşı alana Bir kaybetme korkusu bedava' olan En sancılı hayat oyunu... Kendime geçip izleyebileceğim bir köşe bulduysam Çıt sesimi çıkarmam   Gizlerim, duygumu, umudumu, korkumu... İzlerim, Gizlendiğim köşeden, Var olduğunu... Sen de... benim depremlerimsin, Pek çok kent/kişiyi yıkan Bana uğrayıp geçeceğini bildiğim Yasak-doğal afetlerimsin. Büyük konuşmaların büyüklüğünü bildirenim, Diyemediğim, Susabildiğim, İzlediğimsin. Gizlice gölgesine gizlendiğimsin... Mutsuzluklarım kardeştir, Aynı kökenden gelen benzer dillerle konuşurlar. Biri çığlıktır,biri gözyaşıdır Bazısı inler de kimse duymaz sesini, Yine de çok iyi anlaşırlar; Birini kabul ettim mi,peş peşe gelir hepsi....

ESKİDENDİ ÇOK ESKİDEN

Çocukluktaydı, Çocuklukta kaldı. Bayram sevinci, Bozacının gür sesi, Hep birlikte gidilen akşam oturmaları, Bitmeyecekmiş gibi uzun kapı-önü dedikoduları, Işıklı ayakkabıların cakası.... O içten gülüşler çocuklukta kaldı. Gözlerim, çocukluğumda kaldı, Hala aynı... Gülebilirim sebepsiz yere Ya da çok kolay ağlayıveririm... Ağlayamayan insanları   Anlamaya çalışır ''Her şey insanlar için, bırak incilerini'' derim. Anımsamam zamanı, Aklıma geldiğinde kovalarım. Bir gözüm akrep olur Diğer gözüm yelkovan Bir saatin içinden binlerce kilometre Uzaklara dalarım… Bırak, izin ver ben hiç konuşmayayım, Sadece yazayım. Hem, daha iyi anlatırım kendimi Sana… zamana, mekana, aykırılığa. Standartları da sevmem hiç Ben o çizginin çok dışındayım. O aşılmaz sandığın çemberler var ya, İnsan, etraf, kimlik, duvarlar Gel, onları beraber aşalım. Belli ki bir dönümünde hayatımın Belli ki kötü döneminde Bir şeyleri yanlış yaptım... Nere de hatalıyım, Nedir...

MEZAR

Mezarlıklar ağlamak için harika yerlerdir. Yürümek için. Dinlenmek için... Dinlemek için üstü kapalı tozlu topraklı anıları. Yaşamak için tekrardan, Hayata dair tüm acıları. Hayal etmek için kendini Yarı yenmiş, yarı ölmüş,yarı yenilmiş biçimde Aşklarını,acılarını,gözyaşlarını koyup Bir tahta tabut içinde, Toprağın altına sakladığını hayal etmek için Mezarlıklar harika yerlerdir... Hıçkıra hıçkıra ağlasan da Tuhaf bakmaz sana gözler, Bir kaybın, bir gidenin,bir ölenin var zannederler... Kısmen de haklılardır aslında Hep kayıplarımızın ardından dökülür gözyaşlarımız Ama her zaman bu dünyadan gidenler değil Kayıplarımız, Anılarımız, Yaşanmışlık ve yaşanmamışlıklarımız da Üzerine çiçek ekilmeyi hak ederler... Selin'S

KALMADI İÇİMDE SEN

Uyaksızca dökül satırlara, Fütursuzca sız kalemimden. Bir kez daha bakma ardına, Gidişin değil belki ama Ardına bakman yaralar beni, derinden. Umutsuzca girme rüyama İlk ışık ol, gir penceremden. Yakışmaz sana, sen gece olma, Karanlığın büyüleyici bile olsa Korkarım gizeminden. Yorumsuzca cümleler kullanma, Net ol, kesin ol, keskin ol bir neşterden. Acıtır içimi, öyle güçsüz durma Benden kararlı dur biraz da olsa Ki kaybolup karışmayayım doğaya Yanlışlıkla anda alevlenen Birkaç yangın yüzünden. . Özlerim Yüzün düşer Bir bakış bırakırım. Bende emanet Bir kaç anın kaldı Atmaya kıyamadım. Dur, Sana ait değil artık Bu keskin sınırlarım. Kal isterdim Söylemedim Yalnızlığa da alışırım. Sayfalarca şiirler sözler yazsam da adına Hiçbirinde gezinmeyecek gözlerin. Git dersem sen bana bakma, Git, bir dakika durma yanımda. İlişkiler kurtulamaz çelişkilerinden. Ve ben, Seni bulurum yine Bir acılı iç çekişte. Ve sen, Karşıma çıkma Hırpalanıyor kalbim, ...

BİR TATLI TEZAT

Bir tutam savaş-tuzu-gözyaşı Bir tutam peri-tozu-gözlerin. Bende kalsın sormak istediklerim Sen hayata düz pencerelerinden bak Ben böyle baş-aşağı-bir-ağaç-dalından İzlerim. Düşmek güzel gözlerinde  Düşünmek güzel darılı-sayılı Sargılı-yaralı-saygılı geçmiş zamanı. Gelmeyeceğini bilmek güzel,  geleceğin ellerinden tutup, Seninle birlikte gelmeyeceğini bilmek. Geçmişlerde kalası, anılarda yaşanası Biraz saygı duyulası, az dozda sevilesi Bir havan var, karma peri. Güneşli, güzel biraz hayat sanki Kimi zaman senin gibi,sana benzeyen Yok olmama çabasındaki su tanesi güzel. Hem bulanık, hem şeffaf Kaygısız endişelerine kendine has Tezatları çelişmeyen insanlar güzel. Hepsinde bir parça sen bulmak Her baktığım yere bir tane sen bırakmak Seni unutmama çabalarımın iticiliği Çekici, güzel... Varlığın olmasa da olur, Varlığınla yokluğun bir. Varlığın ne ki yokluğun ne olsun? Varlığın, Güzel. Selin'S

GECE SAATLERİ

Yazarım hep; kapalı bir perdenin güneşe hasret güneşliğini nefes almakta güçlük çeken aşığın iç çekişlerini hayatın en güzel çelişkilerini bir kediyle köpeğin tatlı didişmesini. Korkarım ben; ya o güneşlik güneşe hasret çürür giderse aşık boğulursa kendi derin nefesinde çelişkiler birer birer sıradanlaşırsa ya kedi dokuzuncu canı da yitirirse? Ya yazar, gün boyu yazar da Hiç gelmezse? Başlamadan biterse bu çekici telaş diye... Ağlarım ben; Ağlarken kahkahalarla gülerim halime 'Gülmekten yaş gelfi gözlerimden der' Kandırırım. Eski yaraları durmadan deşerim ki kurumasınlar Ben anıları da acıları da Canlı tutanlardanım. Bir kuş değilim belki ama, Bedenimi taşır sana Özlem-tüylü-şeffaf kanatlarım. Anlatırım ben kendimi Satır aralarında. Okumaman taraftarıyım açıkçası Bilmemen gerektiğini düşünürüm açıklarımı Zaaflarımı, adının bendeki tadını. Söylemeden gözlerim bir süre tüm tavırlarını Aşka inanmadan aşk için dizeler dökerim ben Bağlarken cellat, Haladı... Severim ben sen...