Bir ışık ol ve sız penceremden
Öyle bir gel ki;
Kedim anlasın geldiğini benden önce
Kırgın karanlığımı ışıtırken sen
Kanatlarım titrer evvela
Halbuki daha dün yanmıştım ben
Halbuki daha dün kor olmuştum
Olsun…
Sen bir ışık ol ve sız penceremden…
Kuzey sanrıları gibi böl gecelerimi
Ateş ve buzun hikayesine nazire yaparcasına olsun bu kez gelişin
Oysa eksileceğim kadar eksilmişim kaç zamandır bu döngüde
Ve dokunduğunda ruhuma, benden geriye kalmamışsa eğer hiçbir şey
Kederimin dağında ruhum varsa en tepede
Kalbim artık kaf dağının ardında
Ya da bir enkazın en dibinde olsa bile
Bir kez daha ışık ol ve sız penceremden
Baştan kuralım o zaman şehirleri
Önce tohumlar ekelim karanlığa
Sonra yeşile mavi bir taç takalım
Günebakanların olduğu yerlerde olsun izlerimiz
O izler ki veda ederken son nefesimde
Silinmez yazıyla yazılsın kalbime...
Öyle bir çiçek ol ki, aç bahçelerimde
Kelebekleri koklasın içimin, bahardan önce
Kurumuş toprağımı ıslatırken sen
Gökyüzü ışır, evvela
Halbuki daha dün depremler olmuştu
Halbuki büsbütün çatlamıştı yüzeyi kalbimin
Olsun...
Sen bir çiçek ol ve aç bahçemde
Bir rüzgar ol ve gel es yine
Kuzey ve güney ışınları kadar tezat dolsun bu gidişin
Oysa buz tutacağı kadar tutmuştu kalbim
Ve her dokunduğunda ruhuma, geriye kalmadıysa ılık meltemler
Buz gibi karayeller varsa zirvelerinde
Ruhum artık Everest'in en tepesinde veya
Bir enkazın dibinde olsa bile
Bir kez daha çiçek ol ve aç bahçelerimde
Baştan yeşertelim o zaman yanan ormanları
Önce tohumlar ekelim kuraklığa
Sonra maviliğe yeşil taçlar takalım
Gün batımının en güzel olduğu yerlerde dursun izlerimiz
O izler ki merhaba derken son nefesime
Silinmez bir ben bıraksın, benden geriye...
Oğuzhan Akgöl & Selin'S
Yorumlar
Yorum Gönder