Bir ''teşekkürler'' borcum var, hayatıma girenlere, beni 'ben' yapan her şeye, tüm şehirlere ve tüm yollara teşekkürler. Ödemek isterim. Sarıp sarmalayamadım kendimi, bir türlü sevemedim... Verdiğim sözleri hep tuttum da kendimden eksilenleri bir türlü göremedim. Sonra bir durup bir nefes alıp vazgeçmeye yeltendim de, onu da beceremedim. Kalakaldım öylece, vazgeçilecek bir ton durumun ortasında nefes alma çabasında, işte tam o anda fark ettim ki nefes almak kadar bırakabilmekti önemli olan. Ben aldığım nefeslerden bile vazgeçemedim.
Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut: Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...
Yorumlar
Yorum Gönder