Eskiden ıslanırdık
Kibarca yağan yağmurlar altında...
Şimdi arabamızın camından bakıp,
Öylesine izleyip uzaktan uzağa
İçimizi kuruttuk.
Sonra o kadar kurudu ki o topraklar
Yandık...
Yangınlar çıktı bir bakışın kıvılcımından
Ve bir bakışlık zamanda, yağmurdan kaçarken
Alevlerde kor olduk.
Bırakalım soğusun içimiz,
Bırak, ıslansın saçların.
Bırakaydım da sarılaydı yaralarım
Bir yağmurda el ele...
Benim burcum sanırım ayrılık,
Çocukluğuma ait sesleri duymaz oldum önce,
Sora teker teker ayrıldım şehirlerden.
Kuşları ve yağmuru özledim derken
Duyamaz oldum şimdilerde.
Ve ben, sanırım sağırım.
İçimin denizleri kabarıp köpürürken
Sığdır benim kıyılarım.
Gözyaşıyla yazılmış bir şiire sığdırırım
İçimin köpüren denizlerini...
Ben sanırım ayrılık burcuyum,
İçimde bitmek tükenmek bilmeyen bir bilinmezlik
Çevreden, insanlardan bir hoşnutsuzluk
Umarsızca ve kaç yaşında olursam olayım bir başı boşluk...
Ben sanırım yıldızlara yakınım
Paralara asılıp kibirde kurutulmuş insanlar
Görmemiştir yıldızları
Oysa elbiselerindeki yaldızları eksik olmayan kadınlar
Adını bile duymamıştır pek çok hissin
Dualar edip ardından günahlar işleyen tespih pireleri
Layık bile değildir hiçbir teşbihe...
Ben sanırım yıldızlara yakınım,
Yanan tarafta...
Kulağım yağmurda
Bırakalım soğusun içimizde yanan ne varsa.
Selin'S
Yorumlar
Yorum Gönder