Erişebileceğim bütün lambaları söndürmekten acizim, öyle bir üşengeçlik! Ve böylesi bir üşengeçlik içinde (sana) yazmaktan parmaklarım kanıyor. Ölmek bir tür vefa göstermektir. Bundandır vefat ve vefa isimlerinin benzerliği. Ve sana bir sır vereyim mi? Hiçbir şey tesadüf değildir.
Sen beni sev diye değil, önce ben kendimi sevebileyim diyeydi her şey. Bir borç ödemek hesabı geçmişime. Dedim ki değişeceksin, bedeli değişmekse. Ve bunu yazarken kitabımın sayfası kendi kendine değişti rüzgârdan. Ben öylesine kolay değişemedim işte. Ben demlik demlik çayları severken, sen beni değiştirebilme gücünü sevdin. Umut, manipülasyonlara yenik düşmemeliydi sevgilim. Zulme karşı sessizliğinedir şimdi bütün sitemim.
Ben dünyayı yangınlardan oluşmuş bir is veya yapılması gereken bir iş yahut dağılmayan bir sis sanmıştım. Başka düşünsem doğmazdım. Kâbuslarda boğulacağım ve ben anneme dokuz ay bilmem kaç gün, sırf bu yüzden yük olmadım.
Öylesine karışığım.
Ve öylesine altı üst edip altının üstünün bir olduğunu göstermek istiyor canım.
Biliyor musun, kaç yıl oldu ben bir tane bile bozacı sesi duymadım. Hayır canım, şıracının şahidi olan değil. Leblebi tozu gibi olan bozacı. Fırtınada vapurlara binmedim. Karasallarda yürüdüm ve denize manyaklığımla itham edildim ne saçmaydı! Bir de çok hızma kaybettim. Sonra hızma kaybedince sesimi çıkarmadım. Sonra içimden güldüm delice "altın hızma mülayim".
Söyleme imkanım çok olmadı ama ben birini sevince bulgur pilavının yanındaki turşu, cipsin yanındaki sos, albertin kayıptan bir söz ve duygularım s.o.s verir gibi seviyorum. Sonra geçmiyor kolay kolay. Kırılıp yine seviyorum. Üzülüp yine seviyorum. Kafası kırık üzüm yiyen bir kadın gibi. Sen anlamazsın.
Benim bir farkım var. Vazoda bir karanfil olsam çürümezdim ben. Vazoyu kırman lazımdı. Kırdın da zaten. Bir evin savaş alanına dönmesi tabiri dağınıklıkla ilgilidir ama hislerle bağdaştırınca savaş alanına döndü benim hanem. İnsanlar için değişmekten çok yoruldum da... Acaba artık yokluğuma mi dönüşsem?
Selin'S
Yorumlar
Yorum Gönder