Kalp, aslında kan pompalamak dışında farklı bir işe yarayabiliyordu...
Dolunaya yazılacak tek bir dize, iki metrelik bir organizma ile yaşam arasında bir bağ kuruyordu...
Değersiz olsa bile, çiçekleri atmaya kıyamıyordu kadın. Çiçekler nefessiz kalıyordu...
Dostluk adına kurulan her bir cümle, yalnızlığın boynu bükük çamlığında, havada kalan bir polen oluyordu.
Tombul bir şişe bira tutuyordu kalemi. İnce, uzun parmakların kırılmışlığından faydalanarak... Saman rengi bir alev yakıyordu. Sonra hisler ve kâğıtlar tutuşuyordu.
Şu ay tutulur muydu? (Ona)
İnsan en çok korkmaktan korkuyordu.
Âşık olmaktan da, bu sebeple, kırılmayayım diye...
İnsan en çok kendisine yakışıyor, kendine yaklaşıyor ve kendinden kaçıyordu.
Kendiyle yarışmak bir yana dursun,
Döne döne yanıyordu kendi çemberinde
Dolunaya yaklaşırken fark ettiklerim,
Dolu dolu bir sevgiyi bana uzak,
Hızla düşen bir göktaşını bana tuzak kılıyordu...
Şu kalemin maviliğinden eser yok sende...
Kalemlerse seni yazamadıkları için tükeniyor günden güne...
Dolun'a kaynaştırma harfiyle kaynak yaparken gördüğüm bazı şeylerde
Bir rivayetin miş'li yapraklarını dokuyordun ince ince...
Yeni yeni fark ediyordum.
Seviyordun, bitiyordu, ardından bu tuhaf anatomi
Göz pınarlarından taşırdığı sıvıyla duygusal tepkiler veriyordu.
Adına ağlamak, adına ayrılık, adına aşk deniyordu.
Ve öyle bir dize yoktu ki adına yazılmış olmasın...
Tüm şiirlerin bütün dizelerinde gözlerim seni arıyordu.
Dolunaya aşk,
Dolu göze, sana, geceye ve Jehan'a aşk olsun.
Aşk olunca, rivayette
Yürek tutuluyordu...
Selin'S
Dolunaya yazılacak tek bir dize, iki metrelik bir organizma ile yaşam arasında bir bağ kuruyordu...
Değersiz olsa bile, çiçekleri atmaya kıyamıyordu kadın. Çiçekler nefessiz kalıyordu...
Dostluk adına kurulan her bir cümle, yalnızlığın boynu bükük çamlığında, havada kalan bir polen oluyordu.
Tombul bir şişe bira tutuyordu kalemi. İnce, uzun parmakların kırılmışlığından faydalanarak... Saman rengi bir alev yakıyordu. Sonra hisler ve kâğıtlar tutuşuyordu.
Şu ay tutulur muydu? (Ona)
İnsan en çok korkmaktan korkuyordu.
Âşık olmaktan da, bu sebeple, kırılmayayım diye...
İnsan en çok kendisine yakışıyor, kendine yaklaşıyor ve kendinden kaçıyordu.
Kendiyle yarışmak bir yana dursun,
Döne döne yanıyordu kendi çemberinde
Dolunaya yaklaşırken fark ettiklerim,
Dolu dolu bir sevgiyi bana uzak,
Hızla düşen bir göktaşını bana tuzak kılıyordu...
Şu kalemin maviliğinden eser yok sende...
Kalemlerse seni yazamadıkları için tükeniyor günden güne...
Dolun'a kaynaştırma harfiyle kaynak yaparken gördüğüm bazı şeylerde
Bir rivayetin miş'li yapraklarını dokuyordun ince ince...
Yeni yeni fark ediyordum.
Seviyordun, bitiyordu, ardından bu tuhaf anatomi
Göz pınarlarından taşırdığı sıvıyla duygusal tepkiler veriyordu.
Adına ağlamak, adına ayrılık, adına aşk deniyordu.
Ve öyle bir dize yoktu ki adına yazılmış olmasın...
Tüm şiirlerin bütün dizelerinde gözlerim seni arıyordu.
Dolunaya aşk,
Dolu göze, sana, geceye ve Jehan'a aşk olsun.
Aşk olunca, rivayette
Yürek tutuluyordu...
Selin'S
Yorumlar
Yorum Gönder