Ana içeriğe atla

Les Femmes et Les Autres




Kedilerle kadınlar iyi anlaşır. Çünkü dokunarak iletişim kurarlar. Kedilerle en iyi Fransız kadınlar anlaşır, çünkü kediler kendi kendilerine ve dünyanın tüm kedilerine, Fransızca konuşurlar. (mélangons les déchets aujourd'hui/ hadi bugün biraz çöplük karıştıralım.) Bonjour derler her sabah ve her kedi de her kadın gibi biraz delidir aslında... Aksini iddia eden varsa kanıtlayabilirim: dün gece "Bon nuit!" diye mırıldandı kedim, sonra hafifçe yerleşti kolumun altına. "Tu as froid",  dedi; hayır dedim, üşümüyorum. "Ton coeur est froid"… Evet bu kez haklısın dedim, kalbim soğuk.
İki saat uyuyup uyandım, tüylü deliyi yatakta bırakıp dolaştım biraz.
Ke(n)di kendimi sorguladım.
Viskiledim çiçeklerimi yine, sulamadım, sanırım onları da çok kötü şeylere alıştırdım.

Çiçeklerle kadınlar iyi anlaşır, çünkü kadınlar ellerindeki her şeye güzel bakarlar. Çiçeklerle Fransız kadınları daha iyi anlaşır çünkü çiçekler Bordeaux ile sulandıkları zaman zarif açarlar. Dert dinlemeye ve alkole alışkın çiçekler ne kararır ne de solar sadece boyunlarını yere doğru eğip, öyle yaşarlar. Acılardan mı beslenirsiniz siz de, kadınlar gibi dedim. Öylece bana bakıp sustular. Ha bir de, güzel kokulu rengarenk ve dert dinlemeyi bilmeyen çiçeklerin aksine; benim çiçeklerim gündüzleri paslı demir geceleri kan veya kan şurubu kokarlar. (Size de iyi geceler, pas kokulu çiçekler!)

Dolaştım biraz.
Uykularım da yarımdı
Güldüğümde, yarımdı
Can sıkıntım ve perdelerim yarımdı.
Biliyordum biri hayatımdan çıkarken geride bırakacak olduğu tek şey adıydı
Ve aklım, onu bile hatırlamayacak kadar yarımdı.
(Aaa, uçak!)
Dikkatim, herhangi birinin çekemeyeceği kadar dağınık
Vicdanım, sadece bir kalıntı
Sevgim, yok denecek kadar azdı.
Kararlarım da kararsızlığımla zıt yarıları paylaşan birer lanet.
Dolaştım biraz
Uykularım yarımdı
Hadi gidelim dedim ke(n)di kendime.
Beni sadece yollar anlardı.

Kadınlar, çok sevdiklerinden öldürürler. Melodik mırıldanan kedileri ve paslı demir kokulu çiçekleri. Bıraktım öylece, durmadım izlemedim ve kapıyı kapatmadım çıkarken, çünkü her canlının bir gitme hakkı vardır. Kedim anlamış gibi uykusunda mırıldandı:
"Au revoiiirr..."
Sen de dedim, hoşçakal kadar güzelsin. Çiçeklere iyi bak. Hoşçakal.

SelinS






Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Kararınca Karıncalar

Çok normal bir cümle içerisinde fark ettim yalnızlığımı, Şimdiye kadar olmaktan keyif aldığım bu durum Ağır ve ciğerlere inmeyen bir nefes gibi dizildi boğazıma Aslına bakılırsa yalnız sayılmazdım öyle çok da Kararınca karıncam vardı, Yetecek kadar şarap ve peynir, Benim olmayan bir aile, Kocaman bir aşk belki karşılıksız belki karşılıklı, Kırık kitaplığım vardı hislerimden hallice İzlediğim unuttuğum filmler, Gidip de gezemediğim şehirler Ve tonlarca soru işareti ile dolu bir beynim... Kalabalığı daha kısa özetleyemezdim. Selin'S

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...