Ana içeriğe atla
Kağıdın, kalem değmemiş bir köşesine minik bir ev çizip kenarını kıvırıyorum, sonra hafifçe dudağımın kenarını kıvırıyorum. Kendi evimi bir saniye içinde yıktığım gerçeğine... Gerçek bir kahkaha atıyorum sonra, gülüyorum akşamın sakinliğine. Bir kahve yapıyorum çünkü, kahve 'hala umut var' demektir; kahve her şey bitmedi, hatta dur daha hayat yeni başlıyor demektir. Gideceğim yerden korkuyor muyum? Korku hissini önceden tanıyor muyum? Bilmem. Sanmam da, çünkü asla saygı duyamadım öyle çıtkırıldım, korkak, çekingen kadınlara.
"Kaderime bir kazık atmışım ve şimdi kaderimin kalbini kazanmaya çalışıyormuşum gibi, bu yolu neden seçtim" diye sorgularken kendimi, ay tutuluveriyor gündüz vakti. Seçebilirdi insan karşılıklı sevmeyi, üstelik iyilik tamamen ücretsizdi. Bir de mesafeler vardı, sözde ve dilde mesafeler. Oysa aşk denen şey hisler, mesafeler ve hormonlar arasındaki müthiş bir örgütlenmeydi. "Hormon adamı"…diyorum içimden, orman adamı gibi! Bırakmamış olsam sigarayı ve seni, bir sigara yakardım şimdi.
Anımsadığın her an
Damla damla kanasın
Kalbinin içi
Kinim ve deliliğim
O yaşadığın gezegende büyük şimdi.
SelinS

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Kararınca Karıncalar

Çok normal bir cümle içerisinde fark ettim yalnızlığımı, Şimdiye kadar olmaktan keyif aldığım bu durum Ağır ve ciğerlere inmeyen bir nefes gibi dizildi boğazıma Aslına bakılırsa yalnız sayılmazdım öyle çok da Kararınca karıncam vardı, Yetecek kadar şarap ve peynir, Benim olmayan bir aile, Kocaman bir aşk belki karşılıksız belki karşılıklı, Kırık kitaplığım vardı hislerimden hallice İzlediğim unuttuğum filmler, Gidip de gezemediğim şehirler Ve tonlarca soru işareti ile dolu bir beynim... Kalabalığı daha kısa özetleyemezdim. Selin'S

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...