Ana içeriğe atla
Bir kareli bezin içinde balkondan çırptım
Takvimin çok gerilerinde kalan anı artıklarını
Şimdi kapının önünde beni bekleyen yeni bir mevsim var
Ve kaldırılmış bahçemden senden kalan o hüzün salıncağı...
Bir parça demirde seni özledim. İzledim.
Çünkü parmaklıklar demirden yapılırdı
Hasret, biraz mahkûmiyet ve çokça esaret demekti
Oysa ben de aynı zannediyordum anlamlarını...
Kapımın önünde beni bekleyen yeni bir mevsim var şimdi,
Tek yapman gereken kapıyı aralamak.
Tüm takvim yaprakları ile tam da şu anda
Sessizce çık dışarı.

Ben de sonrasında nereye giderim bilmem
Hem zaten, sorsalar bir memleketim bile yok
Belki de bundandır hiç bir insana ve toprağa
Aidiyet hissedemem.
Ama bir yer var biliyorum,
Evim, bahçem ve dostlarımla beni bekleyen
Sevinçlerimin, göz yaşımın ve mezar taşımın
Hazır ve nazır olduğu.
Bir yer var, içten çağırılmazsam gidemem.
Ve bir yerde beni bekleyen yeni bir mevsim var şimdi,
Geçmişim üzgün bir bahar sancısı.
Emanet diye biriktirdiğim tüm yolları
O mevsimde cemre düşmemiş bir toprağa gömemem.

Hem gözümle hem kalbimle inanırım ki,
Bir hikâyede ölmeden
Yenisinde dirilemem...

SelinS



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Kararınca Karıncalar

Çok normal bir cümle içerisinde fark ettim yalnızlığımı, Şimdiye kadar olmaktan keyif aldığım bu durum Ağır ve ciğerlere inmeyen bir nefes gibi dizildi boğazıma Aslına bakılırsa yalnız sayılmazdım öyle çok da Kararınca karıncam vardı, Yetecek kadar şarap ve peynir, Benim olmayan bir aile, Kocaman bir aşk belki karşılıksız belki karşılıklı, Kırık kitaplığım vardı hislerimden hallice İzlediğim unuttuğum filmler, Gidip de gezemediğim şehirler Ve tonlarca soru işareti ile dolu bir beynim... Kalabalığı daha kısa özetleyemezdim. Selin'S

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...