Çocukken kestikleri saçlarını borçlu sana berberler... Hiç uzatamadığın için. Aslında tüm insanlığa bir 'çocukluk' daha borçlu melekler, en sevdikleri elinden alınan her çocuk birden büyüdüğü için... Hanımellerinin içinden çıkan bala bile doymamışlardı daha. Gençliğin ise bana borcu var ve benim de ona; o mutlulukla ödeyecek ben ise içimden gelerek atacağım kahkahalarla. Çünkü artık kendi gülüşlerim bile uzakta, kendi gülüşlerim bile yabancı geliyor bana. Senin borcun çok büyük, seninki yarım bırakılmış bir sevda; seninki... Mezarda yan yana yatamama ihtimali. Şu senin yaptığın kül etmek yaka yaka!.. Elimden tutup bataklıktan çıkar diye uzattığım elimi kırıp, attın işte içindeki zindana. Öyle bir karanlık ki, daha karanlık bir yer yoktur, hiçbir kalbin hiçbir odacığında...
Her şeyin dünündeyim. Ayrıca her şey dün gibi! Daha dün gibi açmışım gözlerimi, bir deprem olmuş, beş yaşındaki halim bir kuş vurmuş. Mini mini bir kuş donmuş. Oysa ben sevmezdim kışları, kuşların donmasını ve çiçeklerin solmasını! En sevmediğim bir zamanda sen açmışsın gözlerini... Daha dün gibi, ilk gördüğüm an seni. Sorsan daha dün kurdum o hayalleri, ben kadife dokunuşlarla basacaktım hayatın tuşlarına, çatıyı ve duvarları sen kuracaktın. Bahçede biten yabani çocukluklar toplayacaktın bir de yeşil kızılcıklar. İkimizin de ellerinde yakın renklerde boya dolu kovalar olacaktı, sen yorulduğunda ben boyayacaktım -hayatın gözünü-, ama kim bilebilir ben nereden bilirdim ki, işlemediğim suçlardan ötürü hayatın gözünden düştüğümü? Hayatımın sahip olamadığım arka bahçesini ve hayal kurmayı özleyeceğim öldüğümde sadece, çünkü sahip olduğum ne varsa, çoktan çürüdü...
Ben dalgalı bir denizken, düzlük ve toz toprak içinde bir yola vuruldum.
Ben denizde bir balıkken, aşktan çekildi her su, ben karaya vurdum.
Ve tout est par amour, ve her şey aşktan...
Ben de aşktan var oldum, dün vardım bugün yok oldum.
En çok ben vuruldum,
duruldum,
yoruldum
yok oldum.
Sen bana bir ömür borçluydun.
Bir de sevdaydı tüm borcun...
Selestia
Her şeyin dünündeyim. Ayrıca her şey dün gibi! Daha dün gibi açmışım gözlerimi, bir deprem olmuş, beş yaşındaki halim bir kuş vurmuş. Mini mini bir kuş donmuş. Oysa ben sevmezdim kışları, kuşların donmasını ve çiçeklerin solmasını! En sevmediğim bir zamanda sen açmışsın gözlerini... Daha dün gibi, ilk gördüğüm an seni. Sorsan daha dün kurdum o hayalleri, ben kadife dokunuşlarla basacaktım hayatın tuşlarına, çatıyı ve duvarları sen kuracaktın. Bahçede biten yabani çocukluklar toplayacaktın bir de yeşil kızılcıklar. İkimizin de ellerinde yakın renklerde boya dolu kovalar olacaktı, sen yorulduğunda ben boyayacaktım -hayatın gözünü-, ama kim bilebilir ben nereden bilirdim ki, işlemediğim suçlardan ötürü hayatın gözünden düştüğümü? Hayatımın sahip olamadığım arka bahçesini ve hayal kurmayı özleyeceğim öldüğümde sadece, çünkü sahip olduğum ne varsa, çoktan çürüdü...
Ben dalgalı bir denizken, düzlük ve toz toprak içinde bir yola vuruldum.
Ben denizde bir balıkken, aşktan çekildi her su, ben karaya vurdum.
Ve tout est par amour, ve her şey aşktan...
Ben de aşktan var oldum, dün vardım bugün yok oldum.
En çok ben vuruldum,
duruldum,
yoruldum
yok oldum.
Sen bana bir ömür borçluydun.
Bir de sevdaydı tüm borcun...
Selestia
Yorumlar
Yorum Gönder