"Ne kadar güzel, yeni taşınan komşularımız hiç ses çıkarmıyor... Ne bağırış çağırış ne çocuk ağlaması!" diye hayretler içinde ve mutluydu eski ev sahipleri. Oysa yeni taşınan genç çiftin lal olduğunu, işaret diliyle konuştuklarını ve kendileri gibi olmasından korktukları için bu dünyaya bir çocuk getirmediklerini bilmiyorlardı.
***
"Ne güzel sessiz sessiz oturuyorlar hiç diğer masalardaki adamlar gibi küfür, gürültü, bağırmaları yok!" dedi yanındakine mahalledeki kıraathanenin sahibi, şurada oturan iki adamı göstererek. Oysa o iki adamın iki sağır arkadaş olduğunu o da bilmiyordu.
***
"Çok şanslısın, çocuğun hiç diğer çocuklar gibi sızlanmıyor, ne sakin! Ne kadar kendi hâlinde bir çocuk!" dedi sarışın kadın yeni tanıştığı iş arkadaşına.
"O duymuyor ve konuşamıyor." diye cevap verdi annesi buruk bir gülümseme ile... "Keşke bağırıp çağıran, hiç susmayan, geceleri beni uykumdan uyandıran bir çocuk olsaydı... Sadece dediklerimi anlasaydı da derdini anlatsaydı..." diye içinden geçirerek.
Kıpkırmızı oldu sarışın kadın.
***
İşaret diliyle "Baba dedi!" diye müjdeli haberi verdi konuşamayan anne, çocuğun duyamayan babasına... Çocuğunun ilk kelimesini duyamadığı için kahrolası adam. Baba deyişine sevindi.
***
İçlerinde ne yaşadıklarını hiçbirimiz bilmiyoruz. Ne hissettiklerini... Ve hiçbirimiz rahatsız olmuyoruz varlıklarından. Tüm bunlara rağmen rahatsızlık vermeye devam ediyoruz, çocuklara gereken özeni göstermeyerek, gözlerimizi dikip inceleyerek ve sahip olduğumuz şeylerin kıymetini bilmeyerek. Boşuna yaşıyorsunuz.
Boşuna yaşıyoruz.
Boşuna yazıyoruz.
Ve nafile başlıklar halinde duruyor öylece "empati"...
Sahip olduğunuz her şeyiyle hayat, çok değerli bir hediye paketi.
"Ne güzel, ne dersek diyelim anlamıyor" demeyecek sizin için birileri, beyninizi kullanmadığınız için de acıma duygusu ile yaklaşmayacak kimse, düşünmemek sizin tercihinizdi.
Selestia
***
"Ne güzel sessiz sessiz oturuyorlar hiç diğer masalardaki adamlar gibi küfür, gürültü, bağırmaları yok!" dedi yanındakine mahalledeki kıraathanenin sahibi, şurada oturan iki adamı göstererek. Oysa o iki adamın iki sağır arkadaş olduğunu o da bilmiyordu.
***
"Çok şanslısın, çocuğun hiç diğer çocuklar gibi sızlanmıyor, ne sakin! Ne kadar kendi hâlinde bir çocuk!" dedi sarışın kadın yeni tanıştığı iş arkadaşına.
"O duymuyor ve konuşamıyor." diye cevap verdi annesi buruk bir gülümseme ile... "Keşke bağırıp çağıran, hiç susmayan, geceleri beni uykumdan uyandıran bir çocuk olsaydı... Sadece dediklerimi anlasaydı da derdini anlatsaydı..." diye içinden geçirerek.
Kıpkırmızı oldu sarışın kadın.
***
İşaret diliyle "Baba dedi!" diye müjdeli haberi verdi konuşamayan anne, çocuğun duyamayan babasına... Çocuğunun ilk kelimesini duyamadığı için kahrolası adam. Baba deyişine sevindi.
***
İçlerinde ne yaşadıklarını hiçbirimiz bilmiyoruz. Ne hissettiklerini... Ve hiçbirimiz rahatsız olmuyoruz varlıklarından. Tüm bunlara rağmen rahatsızlık vermeye devam ediyoruz, çocuklara gereken özeni göstermeyerek, gözlerimizi dikip inceleyerek ve sahip olduğumuz şeylerin kıymetini bilmeyerek. Boşuna yaşıyorsunuz.
Boşuna yaşıyoruz.
Boşuna yazıyoruz.
Ve nafile başlıklar halinde duruyor öylece "empati"...
Sahip olduğunuz her şeyiyle hayat, çok değerli bir hediye paketi.
"Ne güzel, ne dersek diyelim anlamıyor" demeyecek sizin için birileri, beyninizi kullanmadığınız için de acıma duygusu ile yaklaşmayacak kimse, düşünmemek sizin tercihinizdi.
Selestia
Yorumlar
Yorum Gönder