Merhaba,
Her tavrın, her yüzün, her sesin senin tavırlarına, yüzüne ve sesine benzemesini isteyişim bu gidişle beni kendime düşman edecek...
Merhaba satırlarımın sahibi,
Hislerimin veya benim değil sadece sana yazılanların sahibi olarak kalacaksın. Başka çare yok ve neredeyse eminim üstelik: bu karar beni ciddi ölçüde pişman edecek.
Uzun imgelerle yorduğum yazılardan, uzun açıklamalarla harcadığım yıllarımdan, uzun sessizliklerle tükenen anlarımdan, uzun süreler boyu silinmeyen anılarımdan özür diliyorum. Bir de senden. Aslına bakarsan sebebini pek düşünmedim.
Eğer biraz olsun hafızası güçlü bir kadın olsaydım, sözlerini atamasaydım eğer içimden, kırgınlık saklayıp büyütseydim sevgi yerine hayatımı ve hayatını cehenneme çevirirdi öfkemin ateşi. Anlamaya çalıştım seni. Emin ol hiçbir çabam sonuç vermedi. Ben de çırpındıkça batmaya başladım, panikle boğulma eşiğinde, son arzusu zamanı geri almak olan herkes gibi.
Yüz hatların, güldüğün zamanlarda çatlatırdı fikrimce, dünyanın bir yerinde fay hatlarını. Sense gülmemeyi yaşamına ilke edinmişcesine, gözlerine çok gördün aydınlanmayı... Mutlu olmak için var olduğumuzu düşünmen güzeldi, inandırabilirdin beni buna aksini savunduğum zamanlarda. Mutluluk yaşamın amacıysa sözde kalmamalıydı, denemeliydin yaşam kavramından tat almayı.
Pencerelerini yık. Normlar ve dogmalar arasında boğulduğunu görüyorum. Elimden gelen şey sevmekti seni, sevemediysem veya istenmediysem ve eğer bu bir suçsa, yalnızca yüzde onu benimdir. Bakış açısının başkaları tarafından yönlendirilmesine izin verdiğin bir pencerede olduğun için yıkmalısın. Yoksa yıkılacaksın. Her olaya mantıklı yaklaşmaya çalışman yıkacak seni, söyler misin mantık hayatın neresinde? Bazı şeylere sadece gülüp geçmen gerekir, bazısını sadece hissederek yaşaman... Bazen sadece duygularına ihtiyacın vardır. Evet, "aman zedelenmesinler" diye özenle katlayıp en üst rafa koyduğun o duygularına... Araba tamponu gibi düşün. Kırılmak için varlar. Bir yerde duracağında , bir işin içinden çıkman gerektiğinde, oraya buraya çarparak en az zararla yoluna devam etmeyi zaten öğreneceksin. Dediğim gibi, kullanmadan bilemezsin hislerin nasıl çalıştığını, bazen de hayatla nasıl çeliştiğini...
Söylesene,
Bir ayağı geçmişin bataklığına saplanıp kalmış bir adam nasıl geleceğe taşınabilir? Eski davranışları, hataları, tepkileri gündemine alan bir adam karşısındaki insanın değiştiğine ihtimal vermiyorken ön yargı duvarları nasıl aşılabilir? Söylesene bu adam nasıl değişebilir, illa kollarında can vermesi mi lazım sevdiklerinin, ille de zarar görmesi mi lazım anlamak için? Tecrübeler ve tavsiyeler kime yetmemiş ki ona yetmesin...
Ben sana "neşem" dedim'
Sadece saçlarının ve gözlerinin ışıltısından değil, içindeki yaşam ışıltısını senden önce gördüm belki..."Yaşamayı bilen, eğlenmeyi seven, hem güçlü hem de olabildiğine nazik o adam nerde?" diye sorgulama hakkım yok seni. Hata olur bu, kafandaki kadının yerini bana sorarken en uç raddede yanlış olduğun gibi... Madem değişmezsin, değiştirmeye çalışma kimseyi.
Sonu mu?
Sonu iyilik güzellik. Sonu sıcak yaz günü kıvamında selamlar. Sonu güzel hisler, sonu sevgi... Bu yüzden sonlar seninle olsun. Elini uzattığın her ipi, üstünde çok büyük ağırlıklar olsa dahi, sonuna kadar çekebilecek bir adamsın sen.
Aynı şehirler, şehri güzelleştiren bir sen var kalanlarımda.
Son bir güzel ezgi kalsın kulaklarında.
Güneş doğduğunda artık seninle aynı şehirde olmayacağım. "Başka bir şehrin sabahından başka bir dilde, elveda..."
Selin'S
Yorumlar
Yorum Gönder