Ana içeriğe atla

Sonen

Evinde yalnız, mutlu ve huzurlu bir hayatın KDV'sidir aşık olmak. Upuzun yıllarda dolambaçlı yollardan yürümektir, kaybolacağını bile bile ve etrafında tonlarca yabancı ile... Hele baş yabancın, yalancının önde gideni ise, vay hâline! Başrol oynayacağı yerde kalbinde, baş belan oluverir ve hayatına girişiyle başlayan sevinç, yerini kalbine baltalarla girişmesine bırakıverir Ve asla insan "hadi beni mutsuzluğa sürükle", diye yer vermez birine... Sevda uçurum üzerinde bir ipe yerleştirilebilecek bir kavram değildir, akrobat olsa bile... Özlediğim şeyler var hayata dair. İçtenlikle kahkaha atabilmek, sevgi dolu sarılabilmek, kendimden çok güvenebilmek, ve sevilmek ve sevmek ve özlemek ve... Ki ben tercih ederim hepsini, nefes alıp vermek yerine. Satranç ve kader benzerdi birbirine. Seven insanlar zamanla benzerdi birbirine. Oysa zulmü reva ya aşkın, iki kurşun varsa ortada kalem olurdu. Biri birine, bir diğerine...
Dün gece heykeller gördüm düşümde, hepsinde aşkın yüzü, ama taş kokuyorlardı sadece. "Kalbinin kokusu yüzüne sinmiş" dedim ve öpmek istedim. Baktım sadece. Yosunlarını temizlemek gerekir, dedim.  Bitmiyorlardı, yoruldum ben de...
Soğuk.
Taş kadar soğuk
Aşk kadar soğuk
Bir Ağustos gününde
Yapılacak en anlamlı ve kararlı şey
Nefesi vermektir belki de
Son kere...

Selestia

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Kararınca Karıncalar

Çok normal bir cümle içerisinde fark ettim yalnızlığımı, Şimdiye kadar olmaktan keyif aldığım bu durum Ağır ve ciğerlere inmeyen bir nefes gibi dizildi boğazıma Aslına bakılırsa yalnız sayılmazdım öyle çok da Kararınca karıncam vardı, Yetecek kadar şarap ve peynir, Benim olmayan bir aile, Kocaman bir aşk belki karşılıksız belki karşılıklı, Kırık kitaplığım vardı hislerimden hallice İzlediğim unuttuğum filmler, Gidip de gezemediğim şehirler Ve tonlarca soru işareti ile dolu bir beynim... Kalabalığı daha kısa özetleyemezdim. Selin'S

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...