Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Üçüncü Tekil Ben

Çocukça değil yaşlandırılmış bir acıydı bu defa, Kendisini üçüncü tekil gibi uzaktan izleyen kızın çektiği Ve kırmızı bir ışık bekliyordu o koyu karanlıkta Tutkuya dair şeylerin özlemini çekiyordu ne varsa yitirdiği... Mor salkımlar aşkı çağrıştırıyordu henüz dallarında Pekmez görünce düşünüyordu bir üzümün çektiği çileyi Şarap görünce rahatlıyordu, bitsem de yeniden başlayabilirim diye Oysa, kalbine dahili koymazdı bir yudumcuk içkiyi.. Çocukça değil olgunca bir acıydı bu Bu kez ağlamıyordu. Konuşmuyordu. -Acıtma beni- Kan kusuyordu, kanlar... Avuçlar dolusu. Bu kez susuyordu. Kendisini üçüncü bir tekil gibi uzaktan görüyordu. Kendini acıyor derdine yanıyor Ne yapsa da tekil kalıyordu Daha fazla yaralanmaktan korkuyordu -İncitme beni- Çocukça değil yaşlandırılmış bir acıydı bu defa Gözlerinin altı yaşlanmış gibi Kırış kırış halkalarla uyanıyordu sabahlara Kimi onun için zeki derdi kimi delinin teki -Hatta belki Selinin teki- Beynini görene kadar çoktan kıyıyo...

SARI (L)

Bu denizlere benden başka bir şair girmiş Bu toprak buram buram hasret kokuyor... Kendi gölgesine bile yabancılaşmış umut, Bu kız, ölüm meleğinin kanatları var sanıyor!.. Korku gibi, Kayıp gibi, Kendim gibi Ve "k" ile başlayan kaç kelime varsa Hepsini ana belliyor. Ruhun sınırlarını aşıyor insanAşk ülkesinde Sonra bir yalnızlık gelip ruhu daracık bir saraya hapsediyor... Susunca mı anlaşılıyor insan, Yoksa kaybedilince mi değerli oluyor? Oysa ben ne susmayı istedim Ne de kaybolmayı... Bana kötü davranan herkese çiçekler verdim İyiliğimi isteyen her yerde bıraktım felaket tohumlarını... Toplayamıyorum, yolamıyorum açıyor içimde pişmanlık çiçekleri Ben kötü biri değilim ki! Ben iyi biri değilim ki! Herkes gibi biraz kötü biraz iyi... belki biraz da deli Hep çok sevmişimdir eski Fransız filmlerini Bir otel odasında bulamazlar belki cansız bedenimi Ama anlarlar ölmek üzere olduğumu --Her yere bıraktığım gözyaşlarımdan-- Öyledir. Belki de ben haketmey...
Bir şey eksik ama ne? Gülüşlerim bile kayboldu bugünlerde Eksik olanla yaşamaya alışalım hadi Yaşamak adına yaptığımız şey Nefes alıp vermek olsun sadece... Zaten tüm maharet eksikle yaşamayı öğrenmek değil mi Zaten hep bir şey eksik -ama ne-??? Psikanalize burun büküyorum Kim ne derse desin Ve her kim ne derse Bilsin, Psikanaliz bir çözüm üreticisi değildir Ve çözümler lazım bize. Özgüven, öfke, sevgi ve daha nicelerine Ne eksik ne Bulamıyorum Bunalıyorum Eksik olan bir tutam neşe belki de ... Selestia

Üç Zaman Aşımı

İnsan ya geçmiş zamanda yaşar Acıları, anıları ve öfkeleri ile Ya da gelecek zamanda bir hayat kurar Çünkü mutludur hayalleriyle Şimdiki zamanı yaşayan bir adam bulsalar Sorarlar belki neyin ne olduğunu Kontrol ederler mutlu mu diye Yanında sen yoksan mutsuzdur sevgilim Avcunun çizgileri avucumun çizgilerine benzeyen sevgilim Ne kadar kara çalsa da hayatıma Sevdiğim sevgilim... Şimdiler sadece seninle güzel Çünkü bazen izin ister öylece gitmek İzin ver, ben gideyim... Selestia

Sonen

Evinde yalnız, mutlu ve huzurlu bir hayatın KDV'sidir aşık olmak. Upuzun yıllarda dolambaçlı yollardan yürümektir, kaybolacağını bile bile ve etrafında tonlarca yabancı ile... Hele baş yabancın, yalancının önde gideni ise, vay hâline! Başrol oynayacağı yerde kalbinde, baş belan oluverir ve hayatına girişiyle başlayan sevinç, yerini kalbine baltalarla girişmesine bırakıverir Ve asla insan "hadi beni mutsuzluğa sürükle", diye yer vermez birine... Sevda uçurum üzerinde bir ipe yerleştirilebilecek bir kavram değildir, akrobat olsa bile... Özlediğim şeyler var hayata dair. İçtenlikle kahkaha atabilmek, sevgi dolu sarılabilmek, kendimden çok güvenebilmek, ve sevilmek ve sevmek ve özlemek ve... Ki ben tercih ederim hepsini, nefes alıp vermek yerine. Satranç ve kader benzerdi birbirine. Seven insanlar zamanla benzerdi birbirine. Oysa zulmü reva ya aşkın, iki kurşun varsa ortada kalem olurdu. Biri birine, bir diğerine... Dün gece heykeller gördüm düşümde, hepsinde aşkın yüzü, ama...

Acıyan Tünel

Evet, haklısınız diyeceğim Ne zaman enkaz bir aşkta Ölü bir kadın görsem Hiç bilmediğim bir dilde dua edeceğim. Çok özlenen bir kardeş gibi Hiç görülmemiş bir şiir gibi Ve omuzları yenik galibiyetin Ardına düşeceğim. Evet, doğrusu bu diyeceğim Nerde kırgın bir gönlün Tam tepeden vuran anılarla Yere düşmüş gölgesini görsem Işığa şükürler edeceğim. Velhasıl Karanlıkta kaldık çocuk Sen bekle Ben Işığı Takip edeceğim... Selestia

Sanatı Hayat

Bir kadının hayatı sanattır Hatta hayata tutunması bile... Bir kadının kokusu ilhamdır Hayatına zar zor aldığı erkeğe. Göz yaşı ve süt üretmek için gelmemiştir dünyaya Her gece gitmesini söyler, düşlerine giren sevgiliye... Günlükler tutmak ister sonra fırsat bulamaz Ardından içinden söver hayatın ceremesine... Ve ne hüzünlü ah!... Ahh ne mücadele... Sadece sevilmek için, sadece ilgi üzerine... Boğazıma konuşmama engel bir ben takıldı şimdilerde Sevmek istemiştim, has tarzımda kendimce Sonradan gördüm ki kendimden ödünler verdim Ödül de beklemedim ve takdir edilmedim kimselerce... Bir kadının sanatı hayattır Hep bir emek, hep bir aşk İçten içe... Selin'S

Sıradağ Kayıplar

Çok beklemiş ve çok bekletmiş olsam da seni Sana harcamış olsam da son şansımı ve hislerimi Birikmiş kibritlerimle devasa bir ateşe dönüşecek emeklerim Ve kâğıtlar dolusu şiirlere şikayet edeceğim hiç kullanmadan ismini ... Bazı şeylerin anlaşılması zordur Mesela kayıplar vermelidir insan ya da düşünebilmelidir kaybettiğini Ya "herkes öldürür sevdiğini" Ya da toprağa verir cansız bedenini... Anlamak için kaybetmek gerekiyor dedi bilge biri Benim de hayatımın gayesi Kendimi anlatabilmekti... Sonra gidişimden geriye kalan demlediğim çiçekler olacak Ve miras bırakacak kimsem olmayacak Çektiğim çileleri... Bu ne katıldığım son sevda olur Ne de yanıma kâr kalan son yenilgi... Selin'S