"Oysa, herkes öldürür ise sevdiğini"
Cinayet, güzel sanatların bir dalı olmalıdır...
Ve eğer bile bile yazıyorsam en son şiirimi
En sade hâliyle sevdanın, bir son bulmalıdır...
Denizin içinde solup giden yaşamların çürümüşlük kokuları çağrıştırırken hayal kırıklığını; manzarayı görmeye engel olur bazen, neyin ne olduğunu bilme sancısı... Ömrüm boyunca son bir şiir için mi yaşamıştım, belki de şiirin son hecesiyle yaşamın son gecesini buluşturmak ecel eşliğinde; bir ihtiyacı tanımlardı.
Yazar güzel yazdığında bir kitabı, bittiğine üzülürdüm. Kaderi güzel yaşanan bir yaşamı, isteyerek sürdürürdüm... Yarınlar güzel olacak, diyebilirseydim, belki bir nefes daha uzardı ömrüm. Oysa bir yaşam için gerekli olan, nefes almaya devam eden hislermiş, bittiğinde ölürmüş insan, işte ben de böyle öldüm. Bir Anka ya da Ankara değildim ne çare... Sadece küle döndüm.
Oysa anlıyorum ki epey kısa ve epey güzel yaşadım, yoktu yasaklarım. Ya da bir başarısızlık örneği olmadım. Uzun uzun çektiğim nefeslerim dizildi kursağıma, kırık dökük heveslerimle birlikte; bense henüz yaşamadıklarım ile anılarım arasında sıkışıp kaldım. Araftaydım son günlerimde, yalnız başınalığın kuytusundaydım.
Uykumdan uyandım.
Ve prens falan yoktu üstelik,
Sorgulamak için çok uluydu, geleceğe dair umutlarım...
Ruhun mevsim değişimlerinde, yazlar gelişin ve baharlar gülüşündü. Birden fazla şiirin ismini adın ile vermek ne hissettirir ne düşündürürdü bilemem ama; ruhun kışı sensizlik beni hep üşütürdü. İmkansızdan olanaklar yaratan bir cümleyi sürdürürdü sesin. Cümleleri eyleme dökmek için gereken süre ise sancılıydı, süründürürdü...
Bir şiir nerede oluşur ve nereden doğardı;
Kalpte mi, akılda mı, dilde mi?
Bir sevgi neresinde noktalanırdı,
Bozmadan kalbin başlangıç çizgisini...
Gökyüzünün maviliğine diktim gözlerimi
Ve dikte ettim her hecemi martılara,
Gittiğim zaman ansınlar diye beni...
Gökyüzünün maviliğine diktim gözlerimi,
Kan ağlayan gözlerimle kırmızıya boyandı
Ardından öptüm, çok öptüm gökyüzü maviye boyadı tenimi...
Seslendim yalnızlık katından hâlbuki
Kimseye duyuramadım sesimi...
Bir insanın, ailesini son defa göreceğini bilmesi korkunç bir şeydir. Bir insanın sevdiğini son defa söylemesi eziyet... Bir şiir daha yazamayacak olmak ve bir nefes daha yaşamayacak olmak üzüyor beni şimdi, susuyorum... Susmak yalnızlığın ikinci diliydi, bir migrenin ilk dileği. Elimde olsa son defa toplardım etrafımda, çıkarttığım herkesi. Oysa ki hayat hiçbir zaman dört işlem problemi değildi, devasa olan beşinci problem bizimle birlikte mezara kadar gelirdi...
Ben mi?
Bölüne bölüne bittim şimdi...
Yorumlar
Yorum Gönder