Ana içeriğe atla

Beşinci İşlem






"Oysa, herkes öldürür ise sevdiğini"
Cinayet, güzel sanatların bir dalı olmalıdır...
Ve eğer bile bile yazıyorsam en son şiirimi
En sade hâliyle sevdanın, bir son bulmalıdır...

Denizin içinde solup giden yaşamların çürümüşlük kokuları çağrıştırırken hayal kırıklığını; manzarayı görmeye engel olur bazen, neyin ne olduğunu bilme sancısı... Ömrüm boyunca son bir şiir için mi yaşamıştım, belki de şiirin son hecesiyle yaşamın son gecesini buluşturmak ecel eşliğinde; bir ihtiyacı tanımlardı.

Yazar güzel yazdığında bir kitabı, bittiğine üzülürdüm. Kaderi güzel yaşanan bir yaşamı, isteyerek sürdürürdüm... Yarınlar güzel olacak, diyebilirseydim, belki bir nefes daha uzardı ömrüm. Oysa bir yaşam için gerekli olan, nefes almaya devam eden hislermiş, bittiğinde ölürmüş insan, işte ben de böyle öldüm. Bir Anka ya da Ankara değildim ne çare... Sadece küle döndüm.
Oysa anlıyorum ki epey kısa ve epey güzel yaşadım, yoktu yasaklarım. Ya da bir başarısızlık örneği olmadım. Uzun uzun çektiğim nefeslerim dizildi kursağıma, kırık dökük heveslerimle birlikte; bense henüz yaşamadıklarım ile anılarım arasında sıkışıp kaldım. Araftaydım son günlerimde, yalnız başınalığın kuytusundaydım.

Uykumdan uyandım.
Ve prens falan yoktu üstelik,
Sorgulamak için çok uluydu, geleceğe dair umutlarım...

Ruhun mevsim değişimlerinde, yazlar gelişin ve baharlar gülüşündü. Birden fazla şiirin ismini adın ile vermek ne hissettirir ne düşündürürdü bilemem ama; ruhun kışı sensizlik beni hep üşütürdü. İmkansızdan olanaklar yaratan bir cümleyi sürdürürdü sesin. Cümleleri eyleme dökmek için gereken süre ise sancılıydı, süründürürdü...

Bir şiir nerede oluşur ve nereden doğardı;
Kalpte mi, akılda mı, dilde mi?
Bir sevgi neresinde noktalanırdı,
Bozmadan kalbin başlangıç çizgisini...
Gökyüzünün maviliğine diktim gözlerimi
Ve dikte ettim her hecemi martılara,
Gittiğim zaman ansınlar diye beni...

Gökyüzünün maviliğine diktim gözlerimi,
Kan ağlayan gözlerimle kırmızıya boyandı
Ardından öptüm, çok öptüm gökyüzü maviye boyadı tenimi...
Seslendim yalnızlık katından hâlbuki
Kimseye duyuramadım sesimi...

Bir insanın, ailesini son defa göreceğini bilmesi korkunç bir şeydir. Bir insanın sevdiğini son defa söylemesi eziyet... Bir şiir daha yazamayacak olmak ve bir nefes daha yaşamayacak olmak üzüyor beni şimdi, susuyorum... Susmak yalnızlığın ikinci diliydi, bir migrenin ilk dileği. Elimde olsa son defa toplardım etrafımda, çıkarttığım herkesi. Oysa ki hayat hiçbir zaman dört işlem problemi değildi, devasa olan beşinci problem bizimle birlikte mezara kadar gelirdi...

Ben mi?
Bölüne bölüne bittim şimdi...

Selin'S

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Kararınca Karıncalar

Çok normal bir cümle içerisinde fark ettim yalnızlığımı, Şimdiye kadar olmaktan keyif aldığım bu durum Ağır ve ciğerlere inmeyen bir nefes gibi dizildi boğazıma Aslına bakılırsa yalnız sayılmazdım öyle çok da Kararınca karıncam vardı, Yetecek kadar şarap ve peynir, Benim olmayan bir aile, Kocaman bir aşk belki karşılıksız belki karşılıklı, Kırık kitaplığım vardı hislerimden hallice İzlediğim unuttuğum filmler, Gidip de gezemediğim şehirler Ve tonlarca soru işareti ile dolu bir beynim... Kalabalığı daha kısa özetleyemezdim. Selin'S

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...