Ana içeriğe atla

Senkronize İşler

Seninle Tanrı arasında bir yerde duruyorum.
Öyle olmalı. 
Yoksa şimdi sevişiyor olurduk...

Bi dünya gürültüde kaybettim seni,
Sabah ezanından önce buldum.
Kadeh kaldıralım dostlarım!
Bu gece yüzyıllık yalnızlığıma içeceğiz. 

Öyle uzaktan bakıyorum ki dünyaya 
Ne ben size ulaşabilirim ne siz bana. 
Neden mi? 
Şair olmayı ben seçmedim ki...

Kıramadığınız statükonun içinde,
            Boğulacaksınız. 
Erkeğe karın doyuran dediğiniz sürece,
            Doymayacaksınız. 
İnsanı insan olduğu için sevmediğiniz sürece,
            Mutlu olmayacaksınız. 
Ve biz kırılan kalplerimizi kalemlerle sarmaya devam edeceğiz...

Bar tuvaletinde eskitilecek insanlarsınız. 
Neyse ki benden bir libido şairi çıkaramazdınız. 

Ve ben şair olmayı seçmeyen her şair gibi,
Bar tuvaletlerine benzer bir hayatın hademesiydim.
Aşkların üstünü kirleten aldatmaları güzelleyip,
Nefret kusan insanların midemi bulandıran nefretini temizledim...
Yalnız bir kadının aynayla öpüşmesinde,
Aynaya bulaşan kıpkırmızı bir ruju sildim
Kıpkırmızı oldum, yalnızlık oldum, kan oldum sonra...
Şair olmayı ben de seçmedim,
Ama bu kadar çirkinliğin arasında sen:
Doğuştan itibaren bir şiirdin -ve ben şiir severdim.-

Sonra insanlara seslendim:

Kayaların arasındaki bir yosundan yok farkınız,
Neyse ki, bahçe içinde kanayan bir gülü solduramadınız.

Seninle Tanrı arasındaki rakımların rakamları büyüyor sonra,
Öyle olmalı.
Döndükçe kendine acı çektiren bir küre dünya.
Yoksa, şimdi belki mutlu uyurduk.

Kuralsızlığın içindeki tüm kurallara uyuyorum,
Bir de...
Seninle Tanrı arasında bir yerde duruyorum.
Öyle olmalı. 
Yoksa şimdi sevişiyor olurduk...

Doğukan Canbay&Selestia




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...