Seninle Tanrı arasında bir yerde duruyorum.
Öyle olmalı.
Yoksa şimdi sevişiyor olurduk...
Bi dünya gürültüde kaybettim seni,
Sabah ezanından önce buldum.
Kadeh kaldıralım dostlarım!
Bu gece yüzyıllık yalnızlığıma içeceğiz.
Öyle uzaktan bakıyorum ki dünyaya
Ne ben size ulaşabilirim ne siz bana.
Neden mi?
Şair olmayı ben seçmedim ki...
Kıramadığınız statükonun içinde,
Boğulacaksınız.
Erkeğe karın doyuran dediğiniz sürece,
Doymayacaksınız.
İnsanı insan olduğu için sevmediğiniz sürece,
Mutlu olmayacaksınız.
Ve biz kırılan kalplerimizi kalemlerle sarmaya devam edeceğiz...
Bar tuvaletinde eskitilecek insanlarsınız.
Neyse ki benden bir libido şairi çıkaramazdınız.
Ve ben şair olmayı seçmeyen her şair gibi,
Bar tuvaletlerine benzer bir hayatın hademesiydim.
Aşkların üstünü kirleten aldatmaları güzelleyip,
Nefret kusan insanların midemi bulandıran nefretini temizledim...
Yalnız bir kadının aynayla öpüşmesinde,
Aynaya bulaşan kıpkırmızı bir ruju sildim
Kıpkırmızı oldum, yalnızlık oldum, kan oldum sonra...
Şair olmayı ben de seçmedim,
Ama bu kadar çirkinliğin arasında sen:
Doğuştan itibaren bir şiirdin -ve ben şiir severdim.-
Sonra insanlara seslendim:
Kayaların arasındaki bir yosundan yok farkınız,
Neyse ki, bahçe içinde kanayan bir gülü solduramadınız.
Seninle Tanrı arasındaki rakımların rakamları büyüyor sonra,
Öyle olmalı.
Döndükçe kendine acı çektiren bir küre dünya.
Yoksa, şimdi belki mutlu uyurduk.
Kuralsızlığın içindeki tüm kurallara uyuyorum,
Bir de...
Seninle Tanrı arasında bir yerde duruyorum.
Öyle olmalı.
Yoksa şimdi sevişiyor olurduk...
Doğukan Canbay&Selestia
Yorumlar
Yorum Gönder