Ana içeriğe atla

D1 Yıldız gölü

Ay Işığında

Ben, papatya çok severim.
Ben papatya; sevdiğimde çok severim.
Ve ben papatyalardan nefret ederim.
Kendimden nefret ettiğim kadar...
Hayalle çelişip hayatla çatıştığım kadar...

Bir geceye saklayıp yüreğimi,
Tanrı misafiri kabul ettiğimde büyüklü küçüklü midyeleri,
Bir büyük eşliğinde duyunca nihavendi
Ve dolunaydan taşıyorsa dolu bir ömrün izleri,
Küçükle küçük olup,
Büyüğü bir kefeye koyup,
Dolunaya dolup dolup, öyle içerim...

Bir dolunaydan daha dolu olamaz masadaki bardaklar,
Saygısızlıktır, derim...
Yarısına kadar doldurup, geceyi içerim.
Dünyadan daha çok dönerse başım,
Dünyaya gelişime küfrederim.
Yaşadığım yarısı dolu yarısı hava hayatı çekerim, ta sineme...
Huzurevinde tek başınalıktan sitemkâr
Huzursuz bir yaşlı misali,
Sırf ama sırf laf olsun diye
"Dışarıda hava nasıl?" diyecek hâldeyim...

Ben, papatyaların en küçüklerini belki sevebilirim.
Karanlığın yapay aydınlatma sistemini göz ardı edersek,
Ve hiçe sayarsak göz pınarlarından taşan duygu sellerini,
Bir şehri benimseyebilirdim...
Yedi numara toz mavi gözlüklerle bakıp dünyaya,
En olmazsa olmazımdan vazgeçerek üstelik
Güçlü durmayı en iyi ben bilirim.
Ve sadece ben bu dolunaya
Sesimi duyulabilirim.
Olmadığım bir karadan
Ankara'dan,
Sana seslenirim...

Selin'S

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...