Ana içeriğe atla

Şii ve Kaye

Vaktinden önce burada bulunuyorsam,
-Tam burada, bu bulutun üzerinde-
Sevmediğim içindir, geç kalmayı.

Severdim Tanrı'yı.
Sevdiğim zamanlarda duymadı.
Sevmekten vazgeçtim, yine duymadı.
Şu Tanrı beni duyduğu zamansa,
Artık söyleyecek sözüm bile kalmamıştı.


Bir illüzyondu mısra dediğin,
Hepsini toplasan, yine her biri dağınık kalacağı belli olan
Bir yanılgı...
Bu yüzden bağırdığımda duyulmadı...
Fısıldadım, tüm dünyaya
Ne kadar nefes varsa havaya bırakılan,
Hepsi beni cevapladı.

Halbuki bir gün, biri çıkıp da anlarsa beni,
Hem sırdaşım, hem ailem olacaktı.
Yalnızlık denilen olgum, anlaşılmama sınırlarıydı...

Denedim, olmadı.
Hep denedim, hiç olmadı...
Ne kadar çok denediysem, o kadar olmadı.


Dolunayda ise, gövdemde iki üç nokta, sürekli acırdı.
Kanardım üstelik, gri gri kanardım.
İçilen sigaraların dumanı ve külleri arasında bir yerde
Gören, yangın sanırdı.

Saçlarını değirmende ağartmadığını söyleyen herkese inat,
Bilge bir değirmenci vardı,
'Ben, bu saçları değirmende ağarttım evlat!', derken gururlanırdı...
Saçları bile yoktu üstelik, o benim için
Öylece kalması gereken bir muammaydı...

Camları sildiğim gün yağmur yağardı,
Dalındaki çiçeği koklasam solardı,
İçimden attığım kim varsa rüyalarıma dolardı.
Ben çıkarırdım, biri toplardı...
Ben fısıldardım biri duyardı..

Ömrümün özeti teklilik, yanlışları yabancılardı...
Sevdiğim bir bebek beni yabancılardı örneğin
Belki de hiçbir bebeği sevmemem gerekiyordu benim.
Bir ah alsam, vahı takip ederdi, bırakmazdı yakamı.
Tüm mevsimleri silsem, ayazlar kalırdı,
Ayazlar kılardı sabah namazlarını,
Her gece bunun için uyanırlardı...

Hikayeyle şiir olmak arasında bir yerde kalsam
Şii ve kaye yazardım, şiiri başa alıp.
Çünkü bilirdim.
Çünkü bir şiir baştan kokardı.

Selin'S

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...