Şimdi, güzel bir son hikayesi anlatacağım size. Ve mutlu sonla güzel son aynı şey değildir. Yine her zamanki gibi koşuşturmalı bir gündü. Yine insanlara laf anlatmaya çalışıyor, yine dinlenmiyordu. Bugün her zamankinden farklı olarak kendini kontrol edemedi ve ağlamaya başladı caddenin orta yerinde, anlaşılmamak artık ağır geliyordu anlaşılan, ah bir de üstüne yanlış anlaşılmalar olmasa!.. Pek sık çelişiyordu kendisiyle, içindeki iki ses birbiriyle konuşuyor, üçüncü ses gelip onlara dalaşıyor, dördüncüsü bambaşka bir fikir sunuyor ve bu böyle sürüp gidiyordu. Az önce ''Yarın oruç mu tutsam?'' demişti. A: Ah, çok iyi düşündün, ramazan da yaklaşıyor zaten. Tüm gün evdesin, kendini bir dene bakalım. B: Saçmalama yarın misafirlerin var. A: Asıl sen saçmalama, onlara ikramını yapar, niyetliyim dersin. Hem oruç tutarken ikramda bulunmak daha sevaptır. B: Kendilerini kötü hissederler. Dinde misafir de çok önemli bir kavram, kendilerini kötü hissettirdikten sonra n...