Dünyanın kendisine tek armağanı bir keder kamburuydu ve bununla mutluydu kadın.
''Hiç değilse, beni düşündü'', diye sevinerek sırtında taşıyordu bunu, başka nimet beklemiyordu.
Kadın, Dünyaya çok aşıktı ve işin tuhaf yanı, ölüm de onu deli gibi istiyordu...
Oysa, bir annenin sonsuz şefkati ve sabrıyla yaklaşıyordu dünyaya, üzerinde ne varsa yaşayan, seviyordu...
Soracak olsam ısrarla savunurdu bence, aşkın keskin bir obsesyon olduğunu,
İyiyken şahane, değme keyfine, mutluluk işte bir ucu;
Özlerken döndüren deliye, yakan kalbi, kılıçtan keskin diğer uçla birleşip düğüm oluyordu.
Kadın, eksik yönünü bulmak için aşık oldu ama bu dünya ona fazlaydı, ona çoktu, ona yoktu
O şarkılar söylüyordu şiirlerin saçlarını tararken
Ve kalemi mavi mavi ağlarken ona yine dilsiz şarkılar eşlik ediyordu.
Kadın, yaradılıştan önce yaradılışı biliyordu, umursamadan bir sigara yakıyor, sigarayla yanıyor, kül olup yeniden doğup yeniden yaratıyordu.
Kadın aşık olmuştu. Zamanın öylece kalakalması gereken yerde bekliyordu
Ah, zaman akıyordu...
Sırtındaki kamburdan yorulan ufak kadın, akıp giden zamana, özlemlere, iyiliklere, aşka ve şarkılara küfrediyordu.
Zaman-dur-geçme diyememenin kahrından ediyordu.
Erken içiyordu. Vakitsiz gidiyordu. Sebepsiz susuyordu.
Ölüm onu deli gibi istiyordu.
Gidip ölümü buldu.
Onun oldu...
''Hiç değilse, beni düşündü'', diye sevinerek sırtında taşıyordu bunu, başka nimet beklemiyordu.
Kadın, Dünyaya çok aşıktı ve işin tuhaf yanı, ölüm de onu deli gibi istiyordu...
Oysa, bir annenin sonsuz şefkati ve sabrıyla yaklaşıyordu dünyaya, üzerinde ne varsa yaşayan, seviyordu...
Soracak olsam ısrarla savunurdu bence, aşkın keskin bir obsesyon olduğunu,
İyiyken şahane, değme keyfine, mutluluk işte bir ucu;
Özlerken döndüren deliye, yakan kalbi, kılıçtan keskin diğer uçla birleşip düğüm oluyordu.
Kadın, eksik yönünü bulmak için aşık oldu ama bu dünya ona fazlaydı, ona çoktu, ona yoktu
O şarkılar söylüyordu şiirlerin saçlarını tararken
Ve kalemi mavi mavi ağlarken ona yine dilsiz şarkılar eşlik ediyordu.
Kadın, yaradılıştan önce yaradılışı biliyordu, umursamadan bir sigara yakıyor, sigarayla yanıyor, kül olup yeniden doğup yeniden yaratıyordu.
Kadın aşık olmuştu. Zamanın öylece kalakalması gereken yerde bekliyordu
Ah, zaman akıyordu...
Sırtındaki kamburdan yorulan ufak kadın, akıp giden zamana, özlemlere, iyiliklere, aşka ve şarkılara küfrediyordu.
Zaman-dur-geçme diyememenin kahrından ediyordu.
Erken içiyordu. Vakitsiz gidiyordu. Sebepsiz susuyordu.
Ölüm onu deli gibi istiyordu.
Gidip ölümü buldu.
Onun oldu...
Yorumlar
Yorum Gönder