Sana yaklaşırken yabancı oldum kendime,
Oysa, neden sonra, geri dönüp baktığımda
Kendi gölgemle karşılaştım, suretsiz bir biçimde
Karanlık, ürkütücü ve savunmasızdı bunlara rağmen...
Bana uzak bir ben duruyordu içimde,
Bana tuzak bir sen beliriyordu düşümde,
Bana hüsran birkaç cümle vardı dilinde,
Bize yazık bir kader mi çizilmişti ömrümüze?...
Ve ben,
Yakınlaşamadım kendime,
Tuzaklarını bile sevsem de
Ağır yaralıyım bugünlerde...
Sen olmasan bile, nasıl senden mahrum bırakabilirim kalemimi?
Ki olduğun yerde, tam da senin civarında
Aşk da, ilham da, sanat da var bir parça...
Ve gülüşün kendisine çekmiş gelmiş geçmiş tüm şiirleri...
Tekrar tekrar kırılacak halim kalmış olsaydı şimdi;
Savaşırdım hislerimle, bir şekilde yenerdim kendimi.
Bir vazo düşün, ilk düşüşünde kırılır ya birkaç yeri,
Darmadağın olsa da yeniden toparlanmasına izin verir belki
Düşüşün ikincisi...
Ve tekrar yere fırlatıldığında tuz buz olur,
Sen toparlamaya çalışsan da, kanatır ellerini...
Sen güneş olup yaksan da, erimez karşında
Buzdan yapılmış bir dağ misali...
Ben, diyorum ki masumiyet sadece çocuklukta değildir.
Bazen yirmilerin saflığı, yetmişlerin bilgeliği ile birleşir.
Aşk, hâlâ utanç hissinin ve saygının var olduğu yerdedir.
Beyaz olur, kar olur, çiçek olur ve solar kirli dünyada...
Ve masumiyet hâlâ bakışlarımıza yerleşir
Ve saflarını bir kenara bırakmış saf kalemim,
Bir şiirde senle hastalanıp, bir başka şiirde seninle iyileşir.
Dertlerin, zehirlerin de dolsa defterime
Bir ihtimal diyorum, yine de
Silgisi, ilacı, panzehiri de sendedir...
Öfke bazen kalpte değil, sadece dildedir...
Bir tek ismin bende hâlâ en değerli yerdedir...
Selin'S
Yorumlar
Yorum Gönder