Ana içeriğe atla

ANLA(T)MA, ANLA(Ş)MA...

Seçilen kelimeler ne kadar cümbüşlü yahut şatafatlı olsa da, Maşuk kilitli bir sırdır aşığın dudaklarında... O kilidin anahtarı hiçbir dilde yoktur ve insan sevdiği kişiyi betimleyemez hiçbir kara parçasında... Senden bahsetmek mi? Asla. Satır aralarına gömdüm seni kalbimin, ardından çiviler çaktım satır-altı-boşluklara... Ardından kuşlara benzettim seni ve onlardan da kıskanır oldum en sonunda... Ve yapayalnız bıraktım sevgimle birlikte, içimin kalabalığında... Hem, düşünecek olursan beni anlarsın; hangi sözcükleri seçebilirim ki seni anlatmak için insanlara? Kalbimi söküp yerleştirmeliyim bendeki seni anlatabilmek için, onların karla-kaplı-kalp-boşluklarına... Bir de gözlerimi; onların boş-bakışlı-göz-yuvarlarına... Ancak o şekilde benim gözümden bakarlar ve anca o zaman benim kalbimden akarlar sana...

İsmimi bir kez senin sesinle kutsayamadım belki insandır küskünlüğüm bu hayata...

İnceliklerinden düştüm sevdanın, bir dipsiz çukuruna; bir Türk-ü nün Yunanca söylenmesi gibi sofistike bir kuyuydu bu aslında, tek şikayetim kendimi anlatamamaktan yana. -yana-yana-yana...


Beceriksiz bir cümle ölmüş bu civarlarda, anlamını sana mı bırakıp gitti? Hiç doğmuş muydu? Karda gözlerini açan bir aşkdelen gibi? Sahi, sen duydun mu neymiş vasiyeti? Bize hiçbir şey bırakmadan öylece tükenmiş mi?

Ah...
"Aşk içinde imkânsız diye bir şey yok, vuslat gibi,
Olmaya hasret Cihanda bir nefeslik ömür gibi..."

Selin'S




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...