Ana içeriğe atla

AYNI DEĞİL

Ben, sizden farklı olarak,
Şanssız olduğumu hiç düşünmedim.
Saçlarım düz diye, bir kez olsun üzülmedim.
Elimde olsa, yine annemi ve babamı seçerdim.
Üzdüğüm her insan için, bir farklı telafi yolu bulup
Güldürdüm yüzlerini, hiç boş vermedim...

Ben, sizden farklı olarak,
Tutkuları öldürmedim.
Ve yaşamın vurdumduymazlığını veliaht ilan edip
Bir gün tüm hayatı yönetmesini hiç beklemedim...
Veya sen,
Diğerlerinden farklı olarak,
Şimdiye kadar yazılan tüm dizelerimin
 Sana atfedilmesini, söyle istemez miydin?

Ben, sizden farklı olarak,
Sevilmeyi beklemedim.
Aşktan sadece tek bir beklentiye sahiptim:
Seveyim, ilham alabileyim ve yazayım istedim.
Karşımdaki insanın sadece buna izin vermesiyle yetinebilirdim.
Ne kadar azını istediysem, bir o kadar eksildim...

Ben, sizden farklı olarak,
Fark nedir bilmezdim.
Sizin dinlemediğiniz şarkıları aşkla dinlerdim.
Sonra... Evet, ben de sizin gibi göz yaşı dökerdim
Ama kendi yaşlarımı hep kendim sildim.
Ben, sizinle aynı olarak,
Nefesler alıp, hayaller verdim...
Çok başkaydı hayallerim...

Ben, sizden farklı olarak,
Şehirleri sevmezdim.
Sokak olurdum, liman olurdum, yol olurdum sevdiğim şehirlere...
Yağmur olurdum, şiir olurdum, bir şekilde akardım işte
Sevdiğimin gözlerine...
Ben, mesela hiç görmesem,
Yine de bilirdim bir manzaranın senden güzel olamayacağını
Ben, mesela hiç sevmesem,
Yine de şanslı sayamazdım kendimi, dem vuramazdım şiire...
''Biraz sızı, biraz şiir.... Bu benim işte... ''

Ben, sizden farklı olarak,
Dünyayla çok dalga geçtim
Ve dünyanın virajlarındaydı hep sitem tellerim
Her bir dönemeçte, sadece kendime zararlar verdim.
İçtiğim her damla bir satır oldu
Ve içtikçe gözlerimin içine doldu geçmişim.
Belki hiç yaşamamış olsam, yaşamayı severdim...

Ben, sizden farklı olarak,
Kendimi susarak ifade ettim
Tüm dünyaya, aşka, yaradılışa, sonlara ve sonsuzluklara içtim
Ben, sizden farklı olarak
Cam kadehleri hiç sevmedim,
Ahşap bardaklardan içime doldurdum zehrimi
Bir şekilde geriye dönen bir ağaç olmak istedim.
Ölmek değil, ölümsüz olmaktı isteğim...

Ve ben,
Sizden farklı olarak
Hiç anlaşılamadım azizim!
Hiç sevilemedim ve sevmeme izin vermedi kimse kendi tarzımda,
Sonra yine içtim
Yine yazdım
Yine dinledim...
Ben hep sizin bilmediğiniz şarkıları dinledim
Hep sınırlarında gezdim hayatın...
Sigara edebiyatı zehirlerken sen,
Ya duman, ya kül, ya da kuytu köşede unutulan
Bir satırdın sevdiğim...

Selin'S


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...