Ana içeriğe atla

Hayata Aşk Olsun

Kaynağı belli olmayan bir yanık kokusu hâkim şimdi şehirde... Herkes üstüne başına bakıyor "Acaba yanan ben miyim?" diye... Kor olmuş kalplere sahip olan insanlar da var, kör olmuş gözlere de... İçinde bir okyanus küfür biriktiren de var; deli gibi sevip söyleyemeyen de. Yandığını zanneden buzlar da var, "ruhum" diye hitap eden ruhsuzlar da var bu şehirde...
 Ben mi? İzliyorum şimdilerde. Geçti özlemim, yepyeni bir gülüş sesi ve bir deliliğin neşesi ile...
     
Yarınımdan emin olursam eğer, ne anlarım yaşamaktan? Dünün aynısını, her gün birlikte uyandığın aynı insanı, evin yegâne fakat çatlak aynasını her gün görmeyi kaldıramam. Biraz huzur isterim hep ve birazdan daha fazla heyecan. Bundandır her güne sinirle başlayıp, önce kendimle çatışmam...
Ben mi? Durağanım şimdilerde. Biliyorum ki bu hayat bana ikinci şansı verdiğinde, kolları çiçeklerle dolu olacak ve sırtında yeni bir yaşam...
Ben mi? Tanıdığın o kızla alakası yok. Şu ben dediğimiz şimdilerde yepyeni bir insan...

Şarkılarda yitirmiştim seni ve sevgi gerçek bir anka kuşuymuş. İnsan dediğimiz şey belki de,  tanrının tek gerçek kusuruymuş. Heykel taştan, insan topraktan, şairler ise duygulardan yontulurmuş. Heykelle şairi farklı kılan tek şeyse, arada kalan insanoğluymuş.
İnsanoğlu-oğlu-oldu-olalı-uyur-özlenir-ve-yeniden-uyurmuş.
Ben mi? Ben biraz masalım şu günlerde, bir var, bir yok, bir âşık, bazen de kayıp olmuş...
Sevilen sevmemiş demek... Varsın olsun, amma ve lâkin aşığına ayıp olmuş...    

Elinizde sadece düşünebilme yetiniz kalmıştır. Sonrasında ise hayat kırıntıları, hayal kırıklıkları, sinir bozuklukları kalır .... Aşk, mantıklı düşünebilme yetinizi de elinizden alır.
Söz konusu  aşk ise, gerisi teferruattır.
Sevgide, her şey mübahtır...
Aşık olup, aklı yerinde tutuyorsan, aşk yalan ve sözlerin masaldır...

Selin'S





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...