Ana içeriğe atla

Çöl Ayazları

Kalp, akla "sev" emrini vermez; bu yüzden maşuk aklını iki kişilik kullanmak ve paylaşmak zorundadır. Evet, âşık olma eyleminde kalbin verdiği bir talimat yoktur; ironi de burada başlar zaten. Esasında kalp, akla talimat vermeyi bıraktığı anda özgürlüğüne kavuşmuş, havalanıp uçmuştur. Açmıştır beden denen o kalbin kapısını, bir başka ruhta hayat bulmuştur. Dönemez de gittiği yerlerden. Kalbin bir pusulası, aklın da ona yol gösterebileceği bir haritası yoktur. En nihayetinde kalp, kaybolmuştur.

Bazen, herşeyi bırakıp risk almak istersin. Bazen, o "bazen"ler senin hayatının dönüm noktası olur. Bazense hatalar zincirinin ilk halkası... Bilemezsin. O ilk adım atılmalıdır eğer ilerlemek istiyorsan; mücadeleyse istediğin, o kan akacaktır. Düşünemezsin. Dedim ya, aşıksan aklını günlük işlerine bile dahil edemezsin. (Ha, çocuk değilsen ve aşıksan, hayat hiç de öyle Cedric'on gördüğü gibi güzel falan değildir. Bunu da sonradan fark edersin.) Ağır yaralardır içinde açılanlar. Nerde çocukken bisikletten düşmek, nerde son sürat girdiğin virajdan, dosdoğru uçuruma yuvarlanmak, değil mi ama? Ne yaralar alsan da, nice engellere takılsan da vazgeçemezsin.

Anlaşılmıyor sanki kelimelerim.
Duyulmuyor gibi sesim...
Bir bilsen, bir Birsen şarkısı bile eşlik etmiyorken
Çokça zaman döküldü kağıda dizelerim...

Bizlerin "deli" damgası vurduğu insanlar çok normal gelir âşık insanlara. Hatta, anlarlar aşkından kendini öldürenleri, sevdiğine zarar verenleri. Çünkü içleri dolmuştur bir kere tutkuyla ve fanatizm kötü bilinir dünyanın başından beri her çağda...
Ne diyorsun, düşünmek mi daha iyi yoksa...
Hiç ihtiyaç duymamak mı akla?


Selin'S

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...