('BİR BAKIŞA' yazısını içerir.) …Birden bire karşısında onu gördüğünde kötü geçen bir günün tüm stresini kaldırım kenarına bırakmıştı kız. O an ne tepki verdiğinden emin değildi, fazla mı gülmüştü acaba, gördüğü için sevindiğini çok mu belli etmişti? Bilmiyordu, tek hissettiği kafes kemiğini parçalamaya çalışırcasına çarpan kalbiydi. Kulaklığından beynine doğru süzülen müzik, araba kornaları, bebek arabasından yükselen feryat figan o ses durmuştu ve şehir tamamen susmuştu. Kız kendini eve attı ve bu güzel çarpıntının dinmesini beklerken uyuyakaldı. Uyandığında, sanki biri uykusunda ona fısıldamışçasına, ‘Yarınımızın garantisi yok ve kaybedebileceğim bir şey yok şu an için, konuşayım bari… Ama nasıl?’ Aklına hiçbir şey gelmedi. ‘Biraz daha bekleyeyim’ dediği anda kendiyle çelişiyordu, tamam çelişkileri severdi ama kendiyle çelişmek ne demekti? Cesaret edemedi yine de, beklemekten başka çaresi yok gibiydi… Ertesi gün, dersten çıktığında biraz yürüyüş ve müziğe ihtiyacı ...