Sokak lambalarının ışıkları yavaş yavaş yanıyordu… Bu cümle
olmadı sanki hata ettim. Sokak lambalarının ışıkları birden bire yandı. İlk
önce tereddüt eden bir ışık çırpınışı, ardından bir parlama. Sokak… Belime sarılıp beni ısıtmaya çalışan sen’in
omuzlarına başımı dayayarak yürüdüğüm sokak. Yokluğunda yalnız yürüdüğüm sokak.
Kavgalarımıza, kahkahalarımıza, sevgimize tanık olan sokak... Değiştirmem gerekti hayatımı, gitmem gerekti
buralardan. Asla inanmadığın sevgimi bırakıverecektim şehrin havasına, bir daha
kış olmasın diye… Sana yazıp, gözyaşlarıyla yıkadığım mektuplarımı gömecektim
evinin bahçesine, çiçek çiçek açacaktı onlar, aşk aşk kokacaktı. Kafama
koyduğumu yaparım biliyorsun, gidemedim, olur da dönersen geri, bıraktığın
yerde bul istedim.
Şehrin havası yavaş yavaş soğuyordu… Aslında hiçbir şey
yavaş yavaş olmazdı bu şehirde, ama bu kez oluyordu. Geçen senenin bu
zamanlarını hatırladım, üşümezdi ellerim. Varlığına o kadar alışmışım ki
sevdiğim, yokluğunda sürekli bir boşluğun içinde gibi hissettim. Hatta daha
samimi olmam gerekirse, kendimi boşluğun kendisi gibi hissettim. Sonsuz toz
bulutu gibi, karanlık gibi, ucu gezegeni delip geçen bir kuyu gibi. Neden
sorusunun cevabı yoktur aşkta, ben senin istediğin gibi bir anda sevemezdim
seni; hızlı akan şehre inat, belirsiz zamana inat ben seni yavaş yavaş artan
bir aşkla sevdim. İçimde yavaş yavaş bitirebilirdim, biliyorum. İmkânsız bir
umuda tutunduğumu da… Hayat bazen işkence, bazen muamma… Güzel yönleri sende
bulduğum gibi, seninle kaybettim.
Kalbimin sızısı daha da arttı bu sabah. Zaman ilaçtı hani,
neden bana yara? Resimlerin… Aklımdaki resimlerin, odamdaki resimlerin,
şehirdeki resimlerin, sokaktaki resimlerin… Öyle güzel bakmışsın ki bana, öyle
güzel bakmıştın ki… Bunun rolü yapılamaz, bir insan böyle bakmak için âşık
olmalı. Aklımla hislerim şiddetli kavgalar ediyor yine, yanaklarımdan şiddetli
yağmurlar akıyor havanın güzelliğine meydan okurcasına… Bir insan, birini böyle
üzmek için ondan nefret etmiş olmalı. Hiç mi aklına gelmiyorum herhangi bir
anda? Her an aklımdan çıkaramamak mutsuzluk verici değil. Seni artık kendime
gizledim, ne dilimden dökülüyorsun ne gözlerimden. Bir başkası bilmiyor,
bilmeyecekler. Aşk gerçek bir hismiş, sende inandım, seninle bildim…
Yazılacak her şeyi yazdım,
söylenebilecek her şeyi söyledim ve şarkılarımızı kim bilir kaç defa en baştan
dinledim… Senin kokunu bıraktığın yatağa hiç dokunmadım, koltukta uyuyorum. Her
gün özlem, her gün iç çekişler, her gün sırt ağrısı. Biter dediler, bekliyorum
bakalım, bitecek bir gün bu aşkın sızısı… Yokluğunda yaşarım ama seninle daha
iyi yaşarım demiştim sana, anladım ki sadece nefes almakmış yaşamak, yokluğunda…
Bugün yine erken başladım. Seninle ilgili her şeyi özlüyorum. Benim sevdiğim
gibi sevilmeyeceksin ve en kötüsü bunun, umurunda bile olmadığını biliyorum.
Keşke bu kadar kapılmasaydın gelecek telaşına ve keşke anlarımızı güzel
yaşamayı değil, ileriye taşımayı düşünebilseydik… Yazdığım tüm satırlar boşa,
sevilmiyorum, biliyorum ve bunu bilmek acıtıyor. Gülüşlerde hatırla beni, güzel
anılarda tekrar görüşmek ümidiyle sevdiğim…
Selin’S
Yorumlar
Yorum Gönder