Ana içeriğe atla

%14.5 lik muhabbetler -4-

Sevdiğim,
Yaşarken zorlanıyorum. Yazarken kolay... Yanımda sen varken mutluydum; mutluydun sanıyordum. Şimdi anılarından oluşan bir denizin içinde yüzüp duruyorum. Bazen öylesine derin bir anı kaçıyor ki genzime, boğulacak gibi oluyorum.Bir sürü tanımadığım el uzanıyor bana, çekip çıkarmak için bu denizden, hiçbirini tutmak istemiyorum. Sanırım senden kurtulmak istemiyorum. Gerçekten özlemiyor musun? Ben de günümün her dakikasını, sırf seni düşünmemek için farklı uğraşlarla doldurdum. Deli gibi örgü örüp, çeviri yapıyorum, farklı oyunlar oynuyorum, hiç ilgimi çekmeyecek dizilerin tüm bölümlerini izliyorum... Sonra ne oluyorsa oluyor işte, kalbimi, zihnimi ve hayallerimi yine sana giden yollardan topluyorum. ''Sen başkasını severken bile ben seni seviyordum'', demiştin. Ben sana aşık olduğumda ne değişti, bilmek istiyorum. Neden biz, biz değiliz artık? Nefes almak zor, konuşmayı gerçekten istemediğim halde konuşmak zorundayım insanlarla. Seni özlüyorum. Öyle... Hala ağlamıyorum, merak etme. Kimse seni seyredemez gözyaşlarımda... Akma. Ben seni kirpiklerimde saklıyorum. Hani kızıyordun sen, her olayı yazdığımı düşünüyordun, kızma. Yazarın hayatı şeffaftır. Kendisine bakarsın, içinden geçip içini ve ardında hayatın kendisini görürsün. Ya farklı bir isim kullanarak yeni bir karakter verir kendine, ya kendini kendinden ayırmadan hislerini döker kaleme... Ben satır aralarında seni yaşatıyorum.

Alt komşumuz taşınıyordu sabah. Ben ev taşırken yanımda oluşun geldi aklıma. Ben kalorifere yaslanmıştım, ustaları izliyordum ve bir koliyi kaldırdıklarında ''kırılacak eşyalar var onda'' demiştim. İki saniye sonra gelen şangırtı -kırılma sesi- moralimi bozmuştu. O an beni güldürmüştün sen, ''Adamlar işlerini iyi yapıyor hayatım, taşınacakları taşıyor, kırılacakları kırıyorlar'' sözlerinle kahkahalara boğulmuştum. Üşürdüm, hep üşürdüm. Kar yağdığında ve geceleri daha çok üşürdüm. Üzgünken daha da çok. Güneşimdin o yüzden. Bir daha ısınmayacağımı bildiğim için, bir daha sevemeyecek olan kalbimi kömüre çevirip yakayım dedim yokluğunda. Yine olmadı istediğim, Kalbim yok yerinde... Üstelik sana hiç ''Usta! Burada kırılacak bir kalp var!'' da demedim. Özlüyorum. Öyle... Nerdesin...
Selin'S

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...