Ana içeriğe atla

%14.5 lik Muhabbetler -3-

''Aşk kağıda yazılmıyor.'' yine de sana bu satırlar. Öyle özlemişim ki sesini, öylesine acı verici... Tarifi yoktur ama özlem denen his yakar insanın içini. Deler geçer yine de iyi görünürsün bazen... Seninle kurmuştum hayallerimi, bir kez kurarmış insan bir hayali; yıkıldığında geri dönüşü olmazmış çoğu zaman ve aşka ibadetten önemliymiş, aşka iman. Nerdesin?

Sesini duyabiliyorum artık, sesinle uyuyabiliyorum ve yine sesinle uyanabiliyorum sensiz sabahlara. Karanlık işte sabahlar sen yokken, aydınlanmıyor gün, günaydın diyen sen olmadıkça. İnan abartmıyorum. Hayatımın öncesini hatırlamıyorum sevdiğim... Senden öncesini çoktan unuttum. Sevmeyi deniyorum evet, senin gözlerinden başka gözlere baktığım an anlıyorum ki cehennemlik günahlar işliyorum. Cennetimi özledim. Nerdesin?

Tepkilerim yok oldu, görünen neşeli ben ayrı bir kız; içimdeki yaşlı benden uzak, kalbimdeki sen benden yakın, aldığım her nefes tuzak, içtiğim her yudum ölüm, çekip geri bağışladığım her duman bir anı,sensizken mutluluk saati durmuş, bende yok artık mutluluk zamanı... Huy edinmişim aynalara senle bakmayı, notaları senle tatmayı. Tanımıyorum aynadaki bu üzgün kızı. Başa sarıp sarıp dinliyorum bazen aynı şarkıyı. Ben senin anılarına bile ihanet edemeyecek kadar aşığım, duy yakarışımı. Nerdesin?

Hiç mi özlemiyorsun gerçekten? Sevdiğini söylerken sana inanmıştım oysa... Oysa omzunda güzeldi sevmediğim her film, gözlerine bakarken anlamlıydı en saçma şarkılar. Güz yanığı değil bu, mavi ay. İçim ölürcesine özlüyorum, kalbe zor dile kolay. Ben noktayla virgülü sevgili bilirdim, rakıyla balığı evli, denizle tuzu sonsuz... Sevgili bilirdim seni ben, sevilmediğimi fark edemeden. Kalbim diyorum, senli hecelerde aritmik atıyor. Nerdesin?
Selin'S

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...