Ana içeriğe atla

Hoşgeldin Yeniden


İçimdeki ses benimle inatlaştı bugün, ‘Yazamazsın’, dedi ‘eğer mutluysan.’ Ben de aldım yanıma özlemlerimi, Bıraktım içimde biriktirdiklerimi, Bittiği yerde değil, başlangıç noktasındayım daha sözün, Bir anlamı kalmaz bu satırların, gözlerinle dokunmazsan… Siz, beyefendi. Siz benim tarafımdan çok sevildiniz. Tüm noktalarında gezindim sevginin, Yokluğunuzda çok anıldı isminiz, fazlasıyla özlendiniz. Var etmek isteyip, gel diyememek… Siz de belki yaşadınız, belki bilmezsiniz. İsminiz, diyorum; Başka kulaklar tarafından duyulunca acıtıyor. Mutluluk verici, isminizle hitap edebilmek… Bir iki cümle de olsa konuşabilmek sizinle, Bir senelik nefes alıp vermeye eş değer. Eş değeriyle zamanın, sevginizi umut edebilmek; Uykuya dalışlarım, herhangi bir rüyama gelmeniz dileğiyle. Anlamazmış insan, Başka hayatlara sığamadığını fark etmeden, Hiçbir yeri huzur limanı olarak görmeden, Bir daha o kadar tutkuyla sevemeden anlamazmış. Hiçbir bakışa gözlerini değdiremediği andan itibaren, Yerinin doldurulamayacağını, boşluğunun kapanmayacağını, Asla âşık olamayacağını, anlamaya başlarmış… ‘Tartışmalar’ derdiniz, İyi yönden baktığınızı, ilerdeki sorunların zehri olduğunu söylerdiniz. Tartışmalarla yıpratmamaktı, sakin tartışmaktı kastettiğiniz. ‘Hala avantaja sahip midir, anladıysak birbirimizi?’ Sorusu gelir dilimin ucuna, susarım sonra Gidecekseniz, yıpranmış yerlerinde kalbimin, bekleyiniz. Ters anlamlar, imalar… Kal demeyi deli gibi isterken neden ‘git’ der bir insan? Kabul ediyorum, ben anlamsızdım çoğu zaman. İki insan arasında geçermiş her şey ve gururu olmazmış aşkın, Dış seslere çok takılmışım; ha unutmadan Ya fazla sık tekrar etti yokluğunuzda şarkılarımız, Ya da her şarkıda bir ’siz’ anlamlanmıştınız. Kararsızlık. Aylardır karar veremediğim ilk şey bu. Birkaç dize ve sevgi verirsem yetinip gider misiniz? Yoksa dünyanın tüm dillerinde söylenebilecek tüm şiirleri Durup gözlerimden okumak mı istersiniz? Hislerim diyorum, Öldüklerini sanıyordum, hayata dair ne varsa öldüklerini içimde. Hoş geldiniz… Hayat verdiniz

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...