Her sabah, kendime bir bilmece uyanışlarla açarım gözlerimi
Her gece, kendimde kaybolmamak için açarım şişemi
Bir şişe ki denizden mektup getirmişçesine,
Kâğıtlara döker söylemek isteyip de sustuğum
Bütün hislerimi...
Her gece, küçükken annemin anlattığı bir masalı
İçimde tekrarlayarak uykuya dalmaya çalışırım.
Aklımda belirir bir soru işareti: neden işe yaramadı?
Belki yaşımız ilerledi belki de saat sabaha yaklaştı...
Belki sadece saat dokuz buçukta işe yarıyordur masallar,
Ya annemi dinlerken ya da bir şişenin dibini ezberlerken
Sebepsizce duygularım silindi,
Aklım bulandı...
Yok artık ne o mektupların,
Ne de masalların tadı.
Tüm tatları hayatımın,
Kursağıma, çocukluğuma ve maziye dönük sislere
Saplanıp kaldı...
Selin'S
Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut: Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...
Yorumlar
Yorum Gönder