Ana içeriğe atla

'SANKİ'LERDE 'O'



Sanki sonradan eklenmiş gibiydim
Güzel çıkan bir resmine.
Sanki yama yapılmış gibi, dedim kendi kendime
Hayatındaki büyük bir eksiğin üstüne.

Tuhaf duruyordum, biliyordum.
Benliğim tersti benliğine
Sevgim yanından yöresinden geçmezdi
Sendeki sevgi kavramının
Ben sevgimi tutardım içimde
Yitip gitmesin diye.

Seni düşünerek, senli harflerle yazılıyordu
Tüm satırlarım.
Senden habersiz geçen bir hayatın üzerine.
Şık durur tezatlar, severim çelişkileri bilirsin
Sırf sen, sevgiye zıt gittin diye belki de
Sevmiştim seni de.

-Roman okumayı severim ama sevmem masalları
Çok geçmişli zaman kullanıldığı için herhalde.-

Geçmiş, geçmemiş olsaydı bile
Sen yine aynı sen
Ben yine aynı ben
Hatalar aynı hatalar,
Sevda yine tek bir kişide.

Sonradan eklenmiş gibiydi, alaycı gülüşüm
Senin gülmeyi beceremeyen o buruk haline
Gülerken bile
Sen
Bir şeyler sorardın kendine
Bakışların dalgın
Aklın kim bilir nerde
Ne kadar kızsam bile
Severdim o hallerini be.
Özel tekil kişi zamirinde, bende kalsaydın keşke
Üçüncü genel şahıslarla,
Yaralamak yerine…

Sonradan eklenmiş bir sevgi vardı içinde
Hep sonradan yaşadık sevdaları
Ve hep sonradan ortaya çıktı
Meleğin kanatları.
Ah Angel-a. Başlarda sıradandı
Bakışlarım yorgun, hislerim de…
Tepe üstü çakılmış gibiyim bir yerlere.
Herhalde;
Kalbim sende tutunacak yer bulamadı.

Sanki sevmiş gibiydin
Üstü bırakılmış bir cömert sevgiyle
Hak ettiğimden fazlasını vermiş bir tavırla kalktın
Saf sevda soframdan.
Ve üzgünüm,
Arkanda tanıdığından daha izbe
Bildiğinden daha ücra bir kadın bıraktın
Kendisi bile bıktı, kendi satırlarından.

Sanki sevmiş gibi durdum
Gerçekten içimin acıdığı anlarda bile
Duruşumdan taviz vermem zaten tek
Yıkılmaz görünüm bir enkaza dönsem de
Anlasın isterim sevdiğim
Tanısın beni.
Tek söz söyletmeden fark etsin ne hissettiğimi.
Şey…
Sanırım biraz bencilim bugünlerde.
(Hep mi öyle?)

Sanki eskiden uğraşıp yaptığım
Sana gösteremeden hayatından çıktığım
Bir resim bulmanın
Burukluğunu yaşıyorum.
Yazmak istedim,
Kalemim felç, his eksikliğinden mi?
Kabul, hissizim biraz mizaç gereği.
Yazmak istedim, yazamıyorum.

-İçip içip sızmak istedim!
Ne fayda,
Uykunun her hali haram
Sensizlikte.-

Anlamlarımı yüklediğim dev bir sözlük
Kayboldu.
Sevdalarımı yüklediğim tek bir adamla
O da yok oldu.
Anlamsız ve kayıp hissedişim bundan belki de.
-Selin’S-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...