Sıkı sıkı tut hayatı avuçlarında... Her an bir kum tanesi, her anı deniz kabuklarının çizgilerinde gizli. Kişilikler bazen kanatır ellerini. Çakıl taşları gibi. Sevmeyeni oyna, delice sevsen bile belli etme sevdiğini. Çünkü o zaman kendiliğinden aralanır parmakların ve hayatın kayar gider aralarından. Bir tek yara izleri kalır sana o bitmez sandığın aşktan. Gurur, prensip, değerler yaralar seni çakıl görünümünde. Deniz kabuğunu yaklaştır kulağına. Benim yerime konuşur belki günün birinde.
Gölgesiz demir adımlar gibi yürüyorum ben, sensizlik sahilinde. Saatleri incitmeden, aylara basmadan, yılların üstünden atlayarak... Tek başıma yürüyorum. Şimdi sen gittin ya; kim beni anlayacak? Ben kimin için birini iyi anladığımı düşüneceğim... Henüz aşmışken hem de yanlış anlaşılmaları... Öyle ya, bir yanlış anlaşılmanın dört güzel günü götürdüğü oldu. Yanlışlar doğruları hiç çekemezdi ki... Nerden bilirdim ben yanlış insan olduğunu, henüz tanımıyorken seni...
Çöktü zaman, yıkıldı mekân; araya insanlar girdi. Elbet aşılmaz engeller değildi. Sadece biz istemedik aşmayı, birbirimize ulaşmayı... Gözlerim kaldı şimdi daldığı yerde, derinlerde... Reddediyorlar bir başkasına bakmayı. İşin tuhaf tarafı istemiyorlar da kurtarılmayı!... Sen gelirken getirisin artık, sende kalan bir kaç kırık anı ve bir de bakışlarımı... Bir anda biten gençliğim de hediyen olsun; giderken götürdüklerini istemeye bilmiyorum hakkım var mı?.. Sen istememiştin ki benden onları ama sevgi için bir fedakârlıktı. Bir bahis oynadım ben duygularla; karşılık görsem üçe dörde katlanırdı, ama işin ucunda kaybetmek de vardı, sevince tek taraflı...
Her şey kaydıktan sonra ellerinden,
Sevenlerin, gençliğin hatta kişiliğin bile uzaklaşsa da senden

Sakın kalan zerreleri çırpma üzerinden
Onlarda ben varım
ve ıslat onları kocaman bir gözyaşıyla
Yanağından süzülerek düşen...
Yaşadıkça hayatın her anını
Bana bahset kum tanelerinden...
---SeLiN'S---
Yorumlar
Yorum Gönder