Ana içeriğe atla

Hep Kaybeden 'Aşk'ın Adıyla...


Senin ismini bütün aşk sözcüklerine tercih ederim. Sıradanlaşmış, sahte, içlerine yalan atılıp karıştırılmış, yapışkan kelimelerle bağdaştıramam ki ben seni. İsmin aşkın kendisidir benim için. İsmin, seni çağrıştırır anılarımda. İsmin bir melodi kulaklarımda... En güzel kelimelerle bile değişemem. Hatta sonunu getiremediğim bir dizeye eklerim adını, uyak olursun şiirime... İstemezsen anmam bir daha, uzak olursun yüreğime... Sevmek yeri geldiğinde vazgeçmekmiş, tek taraflı sevince.

Senin ismin benim için bir duaya ‘âmin!’ demektir içtenlikle… Bir tek senin ismin bütünleşir gerçek sevgiyle… ve rekabet edemez sözlükte olan/olmayan hiçbir kelimeyle…

Herkes ‘’tatlım, canım, aşkım’’ diyebilir birbirine. Senin ismin, sıradanlıktan kurtaran şeydir seni benim gözümde. Her adını anışımda, gözlerin belirir karşımda, gülüşün karışır neşeme…

‘’aşkından yana yana kül olsa da ocağım

Sözümü tutacağım adını anmayacağım…’’

Anlaşıldı… Yine en sevdiğim şeylerden birini daha yapamayacağım… Yine sevgimi içimde soldurup bir hatıra gül misali; yine seni unutmaya çalışacağım. Anlaşılan şansım yokmuş aşktan yana, yalnızlığıma yeniden kavuşacağım. Ve sana senin bilmediğin, sayfalarca şiirler, sözler yazacağım. Belki gökyüzünden düşen bir damlaya karışıp tıkırdatır pencereni duygularım. O zaman pencereni aç ve içeri al onu. Beni hatırlatmasını umarım. Son zamanlarda yeni biriyle tanıştım, bana çok yabancı… Ben zekâmı ön planda tutarım, o duygularıyla yaşıyor zamanı. Benmişim meğer. Aşkı tanımışım senin isminle, ezberlemişim adını… Şimdi bunu çok görme bana. Bırak uykumdan isminle uyanayım. Ara sıra gir rüyalarıma, korkuyorum gecenin karanlığında, o zaman yalnız kalmayayım… Daha çok korktuğum bir başka şey de…

 Senin ismin, huzur limanıdır sevgi gemilerine

Senin ismin ‘mutluluktan uçan balonların’ neşesidir

ve sevdiğim senin ismin benim gönlümün

İlk ve son öğretmenidir…

 Bir  iyelik eki getiremeyeceğim tek kelimesin sen.

Nostalji kimi zaman, bazen kader inancı

Sorumlusun evrendeki tüm çelişkilerden

İsmin med-cezir…

Duyguların yoksun bir şeylerden

Varlığın bazen  yanıma gelir

Anlamaya çalışır kalbimdeki yerini

Adından değersiz, basit kelimelerden…

 --SeLiN’S--

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...