Ana içeriğe atla

Büyük Be(n)den Sevdalar (Seci-2)


Hiç düşündün mü, neden böylesine üstü kapalı diye şiirlerim?.. Yokluğunda üşüyorlar çünkü... Yokluğun keskin ayaz. Varlığında anlamsızlar, varlığın bir kor. Varlığının yanında şiirlerin lafı olmaz... Hep bir arada tutmaya çalıştım her bir duygumu, baktım beynime bağlanmıyorlar, bıraktım dağıldılar... Öyle bir dağıldılar ki, hiç kimse toplayamaz... Dağıldılar, dağıldılar birer dizeye kondular.. Bu kadar çok mu seviyordum, inan ben bile bilmiyordum. Aşk bu, herkes anlar bir tek kişi anlamaz.  Ne kadar korusam da kendimi yeni hislerden, anladım ki bu hayatmış...kaçılmaz. ki kaçan sağ bulunmaz... Mutlaka bedeninden uzaktadır kalbi, bir şekilde. Benimki uzak şimdi, hem de öylesine parçalanmış ki, bir daha onarılmaz... Aşk denilen şey, somut yüzünde… aşk denilen şey soyut. İşitilmez, dokunulmaz, ne kadar bağırırsa bağırsın imkânsızdır, duyulmaz. Aşk denilen şey somut gözlerinde. aşk, soyut. Sensizlik somut... Dokunabiliyorum gözyaşlarıma, duyuyorum kalbimden gelen feryatları, görüyorum gözlerinde yanıp sönen yıldızları... Öyle bir boşlukmuş ki arkada bıraktım; Aslı’yı, Leyla’yı ve daha nice sevdalıyı... Evet, ben yazdım o dönüp de bakmadığın destanları. Herkes seni okudu benim kalemimden ama hiç kimse göremez seni benim gözlerimden... ve hiç kimse yaşayamaz o acıyı bir tanem; 'bir tanesi'ni kendi elleriyle silmeden...

 

Silmek kolaydır hayattan

ve kapı dışarı edilmek

Mahrum bırakılmak umuttan

Zordur geri davet etmek

İstediğiyle ayrıldığı tertemiz duygulardan

Bazen imkânsızdır yaşanmışı görmezden gelmek

ve kaçmak, dört yanını kuşatmış anılardan

Beni senden mahrum etme

Umuttan ayırma beni

Ben ki hala bir medet umuyorum hayattan...

Şimdi sen git kalbinin peşinden; sen yap benim isteyip de cesaret edemediklerimi... Sen söyle sevdiğine ki öğrensin sevilmeyi. Bir kez de sen al eline kalemi ve başla yazmaya... Bilmediğim öyle çok şey var ki senin hakkında, hâlâ... Öğrenmek isteyip de sormadığım onca şey... Haydi, bir kez de sen anlat satır aralarında kendini. Sen birleştir şiirlerle ümidi... Ama geç kaldık sanki. Ya da yaşımız mı ilerledi...? Ben hayatta minnacık, önemsiz biri; anladım ki boyumdan büyük âşık olmuşum; anladım ki herkesten çok sevmişim seni...

--SeLiN’S--

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KÜLLERİ YAKAN DİYALOGLAR

Selin: Ben, Şiirlere ve yazılara isim bulmakta usta olan ben, Hissettiğim şeye bir ad bulamamakla birlikte, hissediyorum. Hislerim hala yaşıyormuş. Hadi kutlayalım bunu, bu gece ölmeyen hislere içiyorum. Ve aynı şarkıyı, aynı kişi için defalarca kez üst üste dinliyorum. Umut: Aynı şeyi aynı kişi için her gece hissetmekten farkı ne ki? Aynı insana yazmıyor muyuz ömrümüz boyu tüm şiirleri? Selin: Hissettiğin an, içinde yaşıyorsun bir şeyleri. Kaldı ki bence öylesi daha iyi, bazı şeyler bilinmemeli. Umut: Tavandaki karolari saymaktan gözlerim bozuldu. Biraz da sesim kısık şarkı söylemekten bağıra bağıra. Görüyorum... Selin: Göremiyorum. Ne alfabedeki harfleri, ne yazdığım şiiri... Ne hislerimi ne bir gün sonrasını… Boğuluyorum. Umut:  Bak, şimdi karanlık ama yine doğacak güneş. Biz dursak da dönüyor dünya, biliyorum. Yıka yüzünü okyanuslarla, dağlara tutun, taşları sevmiyorum. Kalk hadi. Selin: Okyanus güneşin yakıcı sıcağına da...

Artık Sevmiyorum Ba(ş)lıkları

Çocukken alıştığımız gibi devam ediyordu hayatım, Çünkü biz sesi bile çıkmayan bebekleri uyutmaya çalışıyorduk küçücük dizlerimizde... Olmayan sobalara kesilmemiş ağaçlar atıp yanmasını izliyorduk, Hatta benim bir battaniyem vardı, turuncu, yarım, yaprak desenleri üzerinde Ben onu çırpamazdım, üzerinden yapraklar dökülmesin diye... Bir şeyler yine sahteydi çocukluğumda ama mutluydum... Olmayan aşkına tutunup, olmayan bir adamı seviyorum şimdilerde. Bazı şeyler kadar sahte olan bu durumda şimdi neden mutlu olamıyorum? Beş yıl kalmıştı otuz yaşıma, Nereden bakıldığına bağlı olarak çok genç ve çok yaşlıyım... Elimde dolunay çizelgesiyle geçişini izlerken ayların Aylar kendine yuva edinir kaplumbağa kabuklarını bayım Çığlardır parlayan gökyüzünde, Yıldızlar soğuktur aslında, Bir başka gezegende bile siz varsanız hayat vardır Ben yine kelimeleri yanarken soğuktan donan bir şehirde Sizin verdiğiniz nefesleri almaktayım... Üç defa da öldüm üstelik, gerçek birer ölümdü h...

İyiliğimde

       Yıkanmış gri beton merdiven kokusunu içime çekerek, soyulmuş duvarlarını izlediğim apartmanı kat be kat aşıp, anlamaya çalışıyorum. Yıpranmışlığı kadar yıkanmış, sorduğu kadar soyulmuş boyaları. Yüzümün akmış rimelleri ve ağladıkça artan gözyaşı kokusuyla; ben bir apartman mıyım? Her katımda farklı hayatlar, derinlerimde huzursuz fareler ve kaçık solucanlar ile ben de böyle sıkıcı mıyım? Yeni yıkanmış bir merdiven kokusu kadar yanıltıcı hayatım.      İyiyim. Hiç içmemiş olana, rakı kokusu kadar iyi. Kalbimi şöyle bir söküp, helallik aldıktan sonra bitirecek kadar iyi... Üzerimden bir motor geçmiş de "Bu da mı gol değil?" demiş olacak kadar iyi... Hâlâ sevgisizce yaşarcasına öylece... Sarı bir şiirde sadece "öylesine" kelimesine aşık olacak kadar iyiyim ve olmak istemeyecek kadar. Henüz hayata geçememiş planlar kadar, yanlış alınmış kararlar, yanlış anılmış şairler gibi, bundan sonraki yaşanacak yıllarda yanıp, hiç sönmeyecekmişçesine iyiyim. Teş...