Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hüsn'ü Tahrik

Yokluğundan kaçarken kaybolduğum şehirlerde, denk geldiğim 'sen'den oluşan şiirler getirdim sana. Yine... Ben daha önceden de kayboldum, bulduğumda seni. Güldüğünde dudaklarının kenarında oluşan çizgilerde de kayboldum. Ben kahverengi diye biliyorken, içinde zümrüt madeni olduğunu keşfettiğim gözlerinde hapsoldum. Haftaları kovalayan aylar geçti, ayları kolaçan eden mevsimler, Deniz yükseldi, alçaldı deniz, ama senin kadar değil, benim kadar da değil; Ve sandığın gibi de değil, Ben ne deniz yükseldiğinde ne de biz alçaldığımızda sarsılmadım, sadece kendi göz yaşımda boğuldum. Umursamaz, ukala ve zamansız mekansız burnuma çarpan bir kokuya, ben seni sordum... Deli, acayip, şizofren diyormuşsun ardımdan... De. Vurdumduymaz, umarsız, başına buyruk diyorlarmış. Desinler. Hatta ben ekleyeyim diyemediklerini, Yazabilmek için, biraz ruh hastası, bir doz manyak, yarım saat serseri, bir tatlı kaşığı aşık, bir çekmece dolusu kaşık ve bir tutam maydanoz olmak gerekir efendim. ...

Süryani Satırlar

Öyle bir gel ki bana, ismimin, biçimimin, niceliklerimin ve niteliklerimin bir önemi olmasın... Yaşımı asla sorma mesela, önceden anlamış ol bir fark olmadığını, on yaşında olmamla seksen beş yaşında olmam arasında. Bana, beni evveliyattan tanıyormuş gibi gel, bana edebiyattan bahset, biraz da şiir ol bana... En sevdiğim dizeleri sor, ben sana ''Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır...'' diye anlatmaya başlayayım. En büyük korkularımı sor, ben en büyük korkumun ölmek değil sadece yok olmak olduğunu anlatayım. Dizeler hak et, mısralardan kapına süs, yoluna halı,başına taç yapayım. Öyle bir gel ki bana, daha önceden tek kelime okumamışım gibi, sen de yepyeni bir romana başlayayım... Bilmediklerimi öğret, eğer hala bir şeyler kaldıysa öğrenmem gereken... Bildiklerimi hatırlat, çok çabuk unuturum aklımda hiçbir şey tutamam ben. Bakışlarımı sev, bakışlarım kalacak  çünkü -ve sadece- yaşlandığım zaman bile değişmeyen... Sen oltanı gök yüzüne fırlat, dolunayı hedef al, ...
Her şeyi seninle paylaşırdım eskiden... Her anımı, bildiğim tüm notaları. Satırlarımı, yalnızlığımı ve habitatımı. Bir şekilde hayatıma girmiş olduğunu göz ardı edelim. Yalnızlıktan da yoruldum aslına bakarsan, Yazmaktan yorulmadım ama bir satır da haberin olsaydı...

Özlemeli Gözlemelere Dair

Gitmek istemek. Gidememekten nefret etmek. Gidememek... Sevdiğim iki insanın olduğu bu şehirde, bir gün içinde ikisini de gönderip yapayalnız kaldım. Biri de çok önceden gitmişti zaten; bugün birini hislerimin başkentinden tamamen yolcu ettim. Birini de teorik olarak elvedasız bir vedaya mahkum ettim içten içe. Toparlanmayan konuları dağıtmak. Dağınıklıktan nefret etmek. Toparlayamamak. Hayat bana bu sene kıyak geçiyor. Zaman resmen benimle dalga geçiyor. Ve ne acı ki, zaman resmen geçiyor. Hala aynı şehirde ama uzaksın sevdiğim. Elimden bir şey gelmiyor... Özlemi hissetmek. Özlem hissinden nefret etmek. Bir kez bile görememek... Oysa ben senin güneşe verdiğin tepkilerle uyandığım sabahları seviyordum. Evden çıkmamak için diretmelerini, küçük bir çocuk gibi. Ben senin sesini seviyordum. Kokunu sonra. Ve hala söylerim, benim kokum sadece, senin kokuna karıştığında güzeldi. Aklıma geldiğinde sadece iyi anılarımızla geliyorsun, kızgın değilim, kin tutmuyorum, öfkem yok. En...