Ben senin en büyük kaybınım, Biliyorsun... Bir kaç yüzyıl sonra bile çıkmayacağım bu defa Neresi varsa saklandığım, saklı kalacak. Makasın yanlış yerinden girdiğim yolu Paşa paşa döneceğim yalınayak, yalınakıl, yalınel. Dualar asılı kaldığı zaman yerle gök arasındaki boşlukta Avuçlarıma düşmesinler diye ellerim cebimde ve dikenlere basarak Dikenleri sökerek, yalın yürüyeceğim yollarda Dikenlere gönül vereceğim, senin yerine koyduğum zaman. Canımı yakan ne varsa seveceğim sonra. Üzüntü ve acıya alıştırdığın gibi... Ben, kendimin en büyük kaybıyım... Ben senin en büyük ayıbınım. Biliyorsun... Sahi, sen ne biliyorsun? Görmeden bakmak, dinlemeden duymak ve emek vermeden sevmek dışında. Önce kalp, sonra aşk ve sonra pert. Önce buz, sonra şefkat ve sonra sert. Önce yok, sonra doğan ve sonunda... Sonunda öğreniyorsun, inancını ve hayallerini koruma kalkanına almayı. Sonra öğreniyorsun, ya kendini gölgesiz bırakmayı, ya da gölge olmayı. Gölgelerim bile reddetti ...