Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Gençliğine ve duruşuna aşıktım. Üzülemiyorum, mutlu olmaya çalışıyorum fakat gülemiyorum. Bir damla yaş düşmüyor gözlerimden. Sen bakmıştın gözlerimin içine en son, bakışlarını akıtmaya kıyamıyorum... Bir şarap şişesinin dibindesin sevdiğim, farklı bir hayat yaşıyorsun, benimkiyle kesişmesini beklediğim... Ve yudum yudum bitiyorsun, tutamıyorum... Selin'S
Kendimi boşluğa bırakırken Ayak bileklerime bağlayacağım ağır anıları Şehir, gökyüzü ve altında nefes aldığımız her şey aynı Yerli yerinde anılar Sadece artık bakışlar farklı. Bakamayışlar soğuk, Gözlerin donuk... Yaratan diyorum, Bir kez daha bize verir mi bu hakkı? Çünkü ben seni tekrar sevmeyi Senle tekrar doğmayı ve defalarca ölmeyi İstemem geçti artık, istemek aptallığımdı. Şimdi gelmeyecek geleceklerin soğuk mavileri senin olsun Ben kendime ayırdım kırmızıları Sonra sende yitirdiğim her anlam için Ellerimle gömdüm kayıplarımı... Sonra sildim aklımdaki kayıtlarımı Yaram daha da kanamaz dedim, Kanım durmadı... Selin'S
Bugün yine yıldızlar kopuyor Fırtınaları misali güneşin İç çatışması gibi gökyüzünün Kaş çatması gibi gül yüzlünün Bugün yine yıldızlar çakıyor Şimşek misali Zeustan gelen Ve başını kaldırıp yıldızları öpmeye üşendi insan, Görmedik parlaklığın yıldızını Yıldızın parlaklığını Parlaklığın parmaklığını. Ve insan Anlamsızlıkta kayboldu çoğu zaman... Derin sular yerine kuytu kıyıda Boğulup gitmekti yaşam. Selin'S
Bak, ağlayacaksan oynamayalım, bitireceksek başlamayalım... Eşyaların üzerini örtüyle örteceksek hiç kullanmayalım. Salonun kapısını kilitli tutacaksak tek odalı evlerde yaşayalım. Kırılacağını bilsek bile hayal kuralım... Ah min-el aşk ve min-el garaibi... Bittiğinde her notada onu duyacaksam sağır olsun kulaklarım. Bir insanın hapsedeceği hüzün yanım, aşk yanım, yaralarım... Ah benim notalarım, evrenim, cihanım... Ben ne yapsam da tiryakisi olduğum nefesleri almayı bırakamadım... Selin'S
Ah, sigaramın bir derdi var. Dertleştik az önce. Kafası dumanlıymış, yanıyormuş. Ve yanılıyormuş insanlar zararları konusunda...  Ve hep yarım bırakıyormuş onu, her bir tiryakisi... Soğuktan kendini kaybetmiş bugünlerde... Ben de, dedim... Ben de... Selin'S
Ankara'nın öz kızıydım, Edebiyatın soyundan kalan son insan... Ankara'nın kenar mahallesinde bir sızıydım, Merkezinde bir güvercin... Ağladığım kadar ağlattım, Ne bir eksik ne iki fazla ne iki gün üst üste... Bu da geçer, deyip atlattım Olanı biteni Ankara'nın bağrındaki bir güvercine anlattım. Güvercin gücenip gitmeden önce güvendiğimle kaldım. Saçların diyorum, Bekle, yıkama. Ankara yağmurları başlar bir iki haftaya... Ankara yağmurları saçlarından sızsın. Ve ne zaman bensiz Ankara'da nefes alırsan Bu kutsal hava, diyorum Ciğerlerini dağlasın ... Selin'S
Elim uzansa dokunacağım sınırlarına, Bir sesini duyabilmek ayrıcalıkmış sabahın altısında, Anısı kalan bir sokak olsan da fotoğraflarda Adını vereceğim tüm ağaçlardaki bütün yapraklara. Bir başka başkenti yok gönlümün, Bir başka aşkı, senden uzakta... Hasretimsin Ankara...
Kendi kurduğum düzene şimdi dışarıdan bakıyorum, Koyduğum kuralları en başta ben ezip geçiyorum, Derdime derman olmaları bıraktım artık, Acıları çekiyor, çiçekleri suluyor ve nefesleri alıyorum da Dökmem gereken gözyaşları var, onları içimde tutuyorum. Yoksa kırılacağım orta yerimden Yoksa ağlayacağım en derinden Yoksa zafer nişanesi olacak gözyaşları ama "Yoksa yok!" diyemiyorum. Bir de, Muhteşem elmacık kemiklerimden öpüyorum, Doğduğum yerde ölmeye gitsem ne fayda Her nefeste cehennemi yaşıyorum... Selin'S
Cennette uzun süre kalışın sonundaki can sıkıntısı, herhangi bir alana doğru, hava alanına doğru, atmosfere doğru yaptığım bir yolculukla son bulsun diye geçiriyordum içimden... Cennete sadece dışarıdan bakıyordum, empati yaparcasına... Sempati duyamadan yaşama... Nefesler alırken üşeniyordum, harfleri renkler gibi görüp, renklerden bir gökyüzü örüp, sonra o gökyüzünü hırsızlara kaptırıyordum. Gökyüzü çalındı çoktan hatta belki iki yüzlüydü, bir yüzü mutluluk,bir yüzü yalan. Gökyüzü de çalındı,hava denen şey kaldı sadece yıldızlarla bezeli... Hayallerimdi oysa kaybolan... Ben hayatın gerekliliklerini yerine getirmeye çalışıyordum başarısız olarak, günbegün solarak... Üstelik bir çiçek bile değildim saksılarda sulanan hiçbir zaman o kadar ilgiyi görmemiştim, görmeyecektim. Sevilmemiştim,  sevilmeyecektim üstelik. Hayaller kuruyordum ve diyordum ki bir bardak daha kahve içeyim, bir tane daha sigara sarayım ve son bir kez One More Cup Of Coffee dinleyeyim soprano sayılabilecek bi...

Kefostop

Sizin, o ölüm dediğiniz Saçları yolunmuş bir yaşam aslında... Bense uzun uzun anlatmak yerine ''Gayet mutluyum, her şey çok yolunda(ydı).'' Yazacaktım, yanımdaki kağıda, O da öylece duruverecekti, hemen başucumda... Sizin, o ev dediğiniz Mahremi olmayan odaların, Kağıttan duvarlarına Ben şiirler yazacaktım belki, Bir kaç günlük daha nefesim kalmış olsa... Sizin o içki dediğiniz Bardakları dolduran sıvılarda Boğacaktım kendimi en sonunda... Sizin, o kefen dediğiniz Cebi olmayan ölüm giysisi var ya İşte onun için pazarlık edecektim ölüm meleği ile Büyükçe bir cep diktirecektim yanına... Siktir edecektim maddeye dair ne varsa ''Benimle gel!'' diyecektim bir şiir kitabına... Mermer suratlı insanlardan bıkan biri olarak Duvarların ve şiirlerin narinliği yanında biraz kaba Ve üstelik başa çıkamamış bir halde, anlaşılmamanın zorluğuyla Kaybetmişken hem de, beynimde kalbimde ne var ne yoksa Gidiyorum, gitmeye yüz tutmuş günlerin Dünl...
Küfürler edilecek insanlara şiirler yazan biz şairler yok muyuz... Kalemimiz kırılsın.

Eğreti

Avuçlarında kanıyorsa sesin bağıra çağıra Gıkını bile çıkarmayacaksın, aşkın inadına... Ahh o yazılan uyaklı uyaklı şiirlerdi anlatan Boşu boşuna sevmiş olmayı. Başı boşunalığına sokaklarda ağlamaya Mecali kalmış da gözyaşı bitmiş bir ay perisi vardı Bira perisi. bir ay prensesi. aşkın bas sesi. O bütün şiirleri öldürdü gözlerimin önünde de Gömmedi topraklara, Bitkiler ölmesin diye... O kadar da zehirliydi aşk hani... Bir o kadar kibirli... Nerede bir V sesi duysam gözümde maviler beliriverirdi Ne zaman bir balon görsem içim erirdi. Helyumdu eriten, helyum eritir miydi? Aşka mı yükleyeyim tüm suçu yani....? Ben,kapım çalınınca yadırgıyorum. Bir kapı neden çalınsın ki? Oysa her şey olduğu yerde bırakılmalı bazen Bir rakı şeffafsa şeffaf kalmalı. Bir insan yalnızsa yalnız... Yanlışlar da düzeltilmemeli bazen Eğreti duran, eğreti otlarından ziyade Yapılan hataları düzeltmek değil mi zaten?... Selin'S

Meydanlara Kuşlar İndi

Çok sevecek, bekleyecek ve özleyeceksin. Gelmeyecek beklediğin. Gelse bile artık o, beklediğin anlama gelmeyecek. Anlamı değişmiş birini bekleyeceksin. İçinden her gün kendine tekrar ede ede Tekrar tekrar küfrederek yeri geldiğinde Bekleyeceksin. Sonradan fark edeceksin beklediğin zaman daha değerliydi Sonradan kahredeceksin, içtiğin haram zehir zıkkımlara Sonra vazgeçeceksin yastıkta uyumaktan. Hatta uyumaktan. Hataları seveceksin. İçten içe yine bekleyeceksin. Ama gelmeyecek beklenen. Gelse de beklediğin anlama gelmeyecek, Göreceksin. Nereden mi biliyorum? Sevgiyi gördüğünde soldan dön, öğreneceksin... Selin'S

Bulanık Sular Gibi Hisler

Hiç bilmediğim bir sokakta yürürken içime dolan mevsimsiz bir ıhlamur kokusuydu mutluluk. -Bir de ıhlamurlar yasaktı bana, sarı olan her şey gibi- Bir yaşlı amcanın, başlıca yaşam çizelgesinden bahsederken benim gibi  dik duruşuydu... -Ardından baktığım zaman görebildim kamburunu- Güneşin yakıcılığında, tek bir damlanın senin saçlarına düşüp kayboluşundaydı özlem... -Karasal iklimin cezbedici ikilemi kadar soğuktu senden öncem- Biraz müzik, biraz şarap ve biraz da kendi ruhumu başkasında görebilmenin verdiği iç huzuru, Bir daha acıkmayacağımı düşündüren şekilde doldurmuştu ruhumu... -Özlemle tanışmış olsan, kaybederdin gururunu- Korkarken de mutluyduk biz aslında, Yarınların aynalardaki yansımalarıysa, sadece bugünlerin tortusuydu... Biraz ilham, biraz şiir ve biraz muhabbet, içimdeki benle dışımdaki benin kurduğu; Hatta belki biraz da yaşıyor olmanın verdiği insanlık kusuruydu. Mutluluk, insanlığın kusuruydu. Günleri kovalayan akrebin saatin camını çatlatan topunu...
Sevdaya, beklemek karışınca bu, İster istemez ayrılık oluyordu... Araya başka sıfatlar, başka yüzler Bambaşka zamirler, özneler giriyordu... Yüklemi kayıp, ne fayda! Sevdaya, özlemek karışınca bu, Bile bile ölmek oluyordu Özlediğin her saniye, her dakika Canından can gidiyordu.... Ben dünyadan vazgeçtim Ben her şeyden vazgeçtim... O andan beri topladığım her bir artı bir Sadece bir ediyordu... Selin'S