MADDEDEN ÖTE, MATERYALDEN ZİYADE ‘’ Pour être créatif, il faut aussi savoir résister aux pressions sociales.’’ ( Yaratıcı olmak için, toplumsal baskılara dayanmayı bilmek gerekir .) Bir cenin düşünün; dünyaya geldiğinde yabancılık çekmemesi için tüm element ve molekülleri vücudunda barındıran, en büyük mikro organizma yahut en küçük makro organizma denilen sistemin oluşumu... Dünyaya geldiğinde uyum sağlayabilmesi için gerekli olan her şey bu sistemde mevcut, fakat bir eksiği var: Ruh. Yani nefes. Allah ona kendi nefesinden üfler; özü, ruhu budur insanoğlunun. ‘’Biz, size şah damarınızdan daha yakınız.’’ Şah damarımızdan da yakındır; benliğimiz, aldığımız her nefes ve ruhumuz O’dur çünkü. ‘Vahdet-i vücud’ felsefesinde Allah’a karışmak ile meditasyonla özüne dönmek benim nezdimde aynı eylemlerdir –aynı amaca yönelik yapılmak şartıyla-. Vahdet-i vücud: nefsin yok edilmesi, iradenin artırılması ve düşüncelerin arıtılması ile Allah’a yakınlaşmak için uygulanan, sufist bir yöntemdi...